2018 yılının son günlerinde ilk kitabı okuyup beğenmeme rağmen nedense ara verdiğim Kara Büyücü üçlemesine devam etme kararı ile ikinci kitaba başladım. Üçlemenin ilk kitabını hayal meyal hatırlıyor olsam da, bu tarz serilerde ilk kitap genelde kurgunun geçtiği dünya tanımlaması, karakter tanımlaması, iki üç aksiyon dolu sahne ile başlar ve biter. Bu tespitlerime dayanarak büyük bir kopukluk olmadan kitabın konusunu tekrar yakalayacağımı düşündüm.
Bundan daha güzel olan şey ise ikinci kitabın ilk yirmi, otuz sayfası ara paragraflar ile ilk kitapta yer alan önemli olayları tekrar hatırlatıcı olacak şekilde sunulmuştu. Sonea'nın üniversiteye kabulü ve büyücülük eğitiminin başlaması ile , rekabete giren öğrenciler, Sonea'nın hanelerden gelen büyücü çocukların onu hala meskencilerden olarak görmesi ve dışlaması ile devam etti. Anlatım ve ilerleyiş gayet tadında. Bir yandan da Elçi Dannyl'ın üstlendiği görevin gerilimi. Cidden harika bir kurgu ve harika bir sunum var bu kitapta. Yüksek Lord hakkında kara büyü kullanıyor düşüncesi oluşsa da, gönlüm ona inanmaktan yana ve kötü bir karakter olduğunu düşünemiyorum. Gizemli hareketleri var, açıklama yapmıyor, Sonea'2nın gördükleri kara büyü konusu için yeterli gibi görünse de Akkarin'in bu denli bir kötülüğün içinde olacağına pek ihtimal vermiyorum.
Kurgu beni çok etkiledi, kitap oldukça akıcı, okuması kolay, keyifli, merakta bırakıyor her şey olması gerektiği gibi. En en beğendiklerim arasına katılan bir seri oldu bile.
Şimdi son kitaba geçmenin ve Akkarin'in düşünüldüğü kadar kötü biri olmadığını okuma vakti:)
