Aslında yalnızca Molly, Daisy ve Gracia'nın değil, yaklaşık yüz milyon çocuğun öyküsünü anlatıyor bu kitap.
.
.
. Yaklaşık 200 yıl öncesine kadar Avustralya'nın yerli halkı Aborijinler, doğanın kanunlarına göre, avlanarak, kendi hallerinde sakin ve huzurlu bir yaşam sürüyordı. Ta ki bir İngiliz gemisi kıyılarına yanaşana kadar... Önce ne olup bittiğini anlayamasalar da anlamaları uzun sürmedi. İngilizler, Aborijinlerin topraklarında hüküm sürmeye başladılar ve yerli halkın özgürlüklerini ellerinden aldılar. .
.
. 1931 yılında hükümet yetkilileri, ülkenin her yerinden melez çocukları toplayıp İngiliz kültürüne uygun hizmetçiler olarak yetiştirmek üzere bir araya getirmeye başladı. Kamptan kaçmaya yeltenen çocuklar olduysa da her zaman yakalandılar ve büyük cezalara çarptırıldılar. .
.
. Kitabımızın kahramanları olan Molly, Daisy ve Gracia da bu kafileye dahil edilen üç kız kardeş... Acımasızca ailelerinin elinden alıp gittiler ve kimse müdahale edemedi. Bu üç kardeş de bir gün dayanamayıp kamptan kaçtılar. Tavşan geçirmez çiti takip ederek evlerini bulacaklardı. Yaşları 8 ve 15 yaş aralığında olan bu üç kız, cesareti, azmi ve inancıyla iki bin km lik yolu, çit boyunca yaya olarak dokuz haftada kat etmeyi nasıl başardıklarının gerçek yaşanılan bu olağanüstü hikayesini tüylerim diken diken okudum. Yazar, kitabın kahramanlarından Molly'nin kızı ve annesiyle teyzelerinin yardımıyla yazmış bu kitabı. Sarsıcı bir hikaye... dünyada olmayan yok, duyulmayan çok... tavsiye ederim.