Şüphe yok ki iyi işleyen bir kafa, iyi niyetli bir yürek. Ama kader onu öyle kötü bir topluma soktu ki sonunda hırsızlık yaptı; toplum onu öyle kötü bir hapishaneye koydu ki sonunda birini öldürdü. Gerçekten kim suçlu? O mu? Biz mi?
Başımıza kişisel ya da toplumsal bir felaket geldiğinde, toprakta kalan enkaz yığının nasıl tasarlandığını incelersek, her zaman kendine inanan, kendine hayran, vasat ve dik kafalı bir adam tarafından körü körüne yapıldığını görürürüz.