Çocuk yetiştirmek belli bir hassasiyet ister. Belli değerlere sıkı sıkı sarılmak şarttır ve belki de bu değerler içinde en önemli değer de “dürüst” olmaktır.
Terbiyedeki asıl maksat, koltuğun bir köşesine oturmuş, büyük adamlar gibi sessiz sedasız bekleyen çocuk yetiştirmek değil, aksine çocuğun kendi ruhu ile özgürce ama belirli kurallar dâhilinde kendini sergilemesine yardımcı olmaktır.
Duygusal ve psikolojik baskı altında “adam” edilmeye çalışılan çocukların büyük bölümünün ortak özelliğidir yalancılık… Yalan konusunda ustalaşmış hangi yetişkinin çocukluk yılları sorgulanmaya başlarsa karşımıza çıkacak manzara hep aynıdır: Çocukluk yıllarında, psikolojik ve duygusal baskı görülmesi.
Yalan öğrenilen bir davranıştır. Çocuk yolunda gitmeyen bir şeyin nasıl çözüleceğini anne babasından görerek öğrenir.
Hangi durumlarda işe yaradığı ve hangi durumlarda nasıl utanmadan yalan söyleyeceğini çocuk, anne babasından öğrenir.