Onun için hayatın ilk basmağı bizim için ise tam bir başyapıt. Böylesine büyük bir yazarın kaleminden çıkan kendi yaşam öyküsü; onun çocukluğunu yaşadığı ev, kendisini farkettirip burdayım demek için verdiği ,çocuk kalbinin ölçülerinin alamayacağı boyutta bir savaş. Birbirini sevmeyen, kalplerinde sevgi denilen mucizeyi yaşatamayan bir düzenin içinde en yakınlarındakilerin; zihinlerinden , bedenlerinden ve kalplerinden belki vardır umudu ile çekilmeye ,anlaşılmaya , hissedilmeye çalışılan o sevgi bağı … Onu arayan minik kalp o çocuk işte onun hayatının ilk dönemi.
Kaybettiği babası, acısını ona hissettirmemekte başarılı olmaya çalışan minik bir çocuğu kanatları altına alan ninesi, ninesinin tüm çabasını bir sözüyle yıkan isyankar bir dede ve en çok da baba gittikten sonra hayatı sadece nefes almaktan ibaret olup ruhunu eşiyle toprağın altına gömen, boş gözlerle hayata tutunmaya çalışma çabasını elinden geldiğince yapmaya çalışırken “Ben burdayım anne” diyen o minik kalbi içindeki boşluğa hapsedip çocuğunu neredeyse unutan bir anne.
İşte hayatı küçükken öğrenmiş bir adamın başyapıtı bu mutlaka okuyun okutun :)