Kan, damardan

Cogito - Sayı 37

Cogito Dergisi

Cogito - Sayı 37 Sözleri ve Alıntıları

Cogito - Sayı 37 sözleri ve alıntılarını, Cogito - Sayı 37 kitap alıntılarını, Cogito - Sayı 37 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"gerçek bütündür" , diyordu hegel, bu anlamda, bitimsiz(...) bütünüz, kendi içimizde. doğru,- bütün olmasına bütün ama- hep tamamlanmamış yanıyla, yüzleşilen eksiklik duygusuyla.
Sayfa 17 - pdf (hegel'in son sözleri)
angela carter, feminist yazının önemli is­mi virginia woolf'un
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
'sına atıf yaparcasına
Kanlı Oda
Kanlı Oda
(the bloody chamber/1979) adını verdiği kita­bında "mavi sakal", "kırmızı başlıklı kız", "pamuk prenses" gibi bildiğimiz ma­salları feminist bir bakış açısıyla yeniden yazar. woolf kendine ait bir odayı kadın özgürleşmesinin önemli bir parçası sayar­ken carter'ın masaldaki "oda"sı negatif bir çıkışla kanlı bir uyanışa denk düşer.
Sayfa 18 - pdf (carter ve mavi sakal)
Reklam
"Kan Resimleri"ndeki, örneğin morgda çekilenlerdeki mesajın pathos'unu kavramak, bu imgeleri farklı bir bakış açısıyla okumaktan geçiyor, figüratif ve anıtsal karakterlerini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Temiz görünmelerine rağmen kan ve meni, 20. yüzyılın vebası AIDS'in taşıyıcısı olduklarından, bu kuşaktan sanatçılar için her an gerçekleşebilecek korkunç bir deneyimi simgelerler. Benzer bir deneyim Gilbert ve Georges'un büyük boyutlu resimlerinin de karakterini belirler. Bazen uzunluğu beş ve yüksekliği iki metreyi bulan tuvallerinde Romanesk ve Gotik kilise pencerelerini anımsatan pek çok detay işlerler. Yapıtlarında, örneğin dışkıyla biçimlendirilen dev figürler ya da idrardaki kristallere karışan kan hücrelerinin mikroskopla büyütülmüş dev görüntülerini kullanırlar. Kan, dışkı ve idrardan oluşan bu manzara üzerinde, çıplak veya giyinik, uzun adımlarla yürürken, cehennemde iki Dante ya da iki Adem gibi görünürler. Gilbert ve Georges bir yandan, genellikle gizlediğimiz ya da göremediğimiz şeylerdeki ironi ve "güzelliği" sergilerken, bir yandan da, romantik çağda, hatta otuz yıl öncesinde olduğunun aksine, artık "görünür" olmayan kanın getirdiği tehlikelere işaret ederler. Genetik mühendisliği bugün, bu iki İngilizin muhteşem kilise pencerelerini gölgeleyecek ölçüde gelişmiştir.
Kanla ilgili bu hüküm ve emirlerin yanı sıra kanın "aklayan" ve "kirleten" bir unsur olarak erkek (berit mila) ve kadınlara (nida) ilişkin Yahudi dininin önemli bir veçhesini meydana getirdiği görülmektedir. Yahudi erkek çocuklarında doğumu izleyen sekizinci gün icra edilen dinsel bir ritüel ve bedensel bir müdahale olan berit mila ("sünnet akdi", kısaca berit), tarihte ilk kez İbrahim/Avraam'a Tanrı akdinin bir nişanesi olarak emredilmiştir: "Sizinle ve ardından gelecek çocuklarınla aramdaki, korumanız gereken Antlaşmam şudur: İçinizdeki her erkeği sünnet edeceksiniz. Fazlalık derisini keseceksiniz. [Bu,] Sizinle aramdaki antlaşmanın işareti olacak. Nesilleriniz boyunca, içinizdeki her erkek, [ayrıca] senin soyundan olmayıp, gerek evde doğmuş, gerekse de bir yabancıdan parayla satın aldığın [her köle], sekiz günlükken sünnet edilecek. İster evinde doğmuş, isterse de parayla satın aldığın [her köle] kesinlikle sünnet edilmelidir. [Böylelikle] Antlaşmam vücudunuzda, ebedi bir antlaşma olarak bulunacaktır. Fazlalık derisini kesmeyen sünnetsiz bir erkeğin canı, halkının arasından kesilecektir - [çünkü] antlaşmamı ihlal etmiştir" (Yaratılış/Bereşit 1 7: 10-14).
"Semen est Sanguis" Yahudilikte ve Hıristiyanlıkta Kan