Kendini bilmeyen kimseyi bilmezmiş derler.Önümüze koyulan tarihi değil aslında gerçekte bize ait olanı araştırmak, keşfetmek ve öğrendiklerimizi muhakkak ki bir sonraki nesle aktarmak boynumuzun borcudur.
Söylenme kültüründen vazgeçip duyduklarımızla değil araştırarak akıl ile ulaşacağımız ilme ihtiyacımız herzamankinden daha çoktur .Eski zamanda Erbakan batıdan sıfırı alsak onlardan geriye ne kalır deyince anlamlandıranmazdım.Tabi yaş küçük aklın tarihe ermediği zamanlar.Okudukça araştırdıkça gerçekleri gördükçe ve tabi yaş aldıkça batının kendisi değil ,bizim gözümüzde büyüttüğümüz bir “batının medeniyeti” olduğunu, kendi kimliğimizi unuttuğumuzu, kendimize değil ancak batıya da benzemeyip ne kadar devşirilmiş bir topluma dönüştüğü gerçeğiyle yüzleşiyor insan.
Lafa gelince kendini beğenmek kötü bir şeydir deriz ya hep halk arasında , ancak en az bunun kadar kendini beğenmemekte kötü bir şeymiş.
Peki hiç kendine sordun mu!
“Sen kimsin?
Atan kim ?
Köklerin nerede ?”
En önemlisi de nereye ait olmak istiyorsun ?
“Ortaçağ batılılar için zifiri karanlık bir gece, İslam dünyası için aydınlığı zirveleridi. Orta çağı karanlık çağı adını verenler ya da orta çağı derebeylik düzeninin hüküm sürdüğü çağı olarak görenler, gözlerini daha çok batıya çeviren ve dünyanın karanlık kesimine bakıp hüküm verenler olmalı.Yoksa orta çağı,bizim için en aydınlık Çağlar’dan biriydi .”(syf-133)
Bayı uygarlığının temeli “sömürgeciliktir”.
Kitap:Coğrafi Keşiflerin İçyüzü
Yazar:Abdurrahman Dilipak
Sayfa sayısı:262