Coğrafyadan Vatana

Remzi Oğuz Arık

En Beğenilen Coğrafyadan Vatana Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Coğrafyadan Vatana sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Coğrafyadan Vatana kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hem komünistlere, hem de partiye ve hükumetine karşı ilk açık ve erkekçe sesi yükselten Atsız çin; pervasız ve temiz Türk gençliğinden sevgi, ilgi, saygı ve heyecan göstermesi son derece tabii idi. Bu sebeple Atsız'ın cezasını tecil eden hakimler ne kadar heyecanla alkışlandı ise, bu tecilin mevzuu olan Atsız o kadar muhabbetle tebrik edildi. Bir kitle sevgisini ve tebrikini çok kere gürültülü belirtir. Gürültünün asayişi bozmamasına dikkat gerektir ki, doğrudur. Ama bu gürültünün manasını da anlamak, onu tesamuhla karşılamak her medeni memlekette usuldür. Gençler Atsız'ın çevresinde toplanmışlardır. Bu davayı açan Sabahattin Ali'ye gençliğin gösterdiği tepki belki de onun daha 1931'de Konya'da Atatürk ve İnönü için yazdığı küfürnamedir.
Sayfa 476Kitabı okudu
Alaturka" kıyafet Türk kıyafeti olmadığı gibi Arap, Acem, Hint kıyafeti de değildir; "alaturka" hareket ne Türk, ne Arap, ne Acem, ne Hint adetine uymayan belki hepsinin en kötü, en laubali en geri kalmış vasıflarına cevap veren muameledir.
Reklam
Tarihimizin öğrettiği ilk hakikat, bu vatanı kurmanın kolay olmamış bulunduğudur. Üstünde bugün seleserpe gezdiğimiz bu topraklar, "Vatanımız" olabilmek için Türkmen, yetiştirdiği en seçme yiğitleri, en sevdiği, üstüne titrediği zekaları, dokuz yüz yıldır buralarda eritmiş, buralara akıtmış bulunuyor. Türk illeri dört yandan, ille Bizans, Adalar, Ermenistan, Gürcistan yanından düşman illerin içine girmişti. Buralarda kılıca kılıçla, baskına baskınla, akına akınla karşı koymak gerekiyordu; her an tetik davranmak, tedbirli olmak, yiğit kalmak şart oluyordu. Hayat, bundan ötürü çetin, ateşli fakat kahramanca kurulup gidiyordu. Şüphe yok: Karşılarındaki düşman da böyle idi. Birbirlerine karşı bile gaddar, zalim olmak vasıfları da üste kalıyordu. Bu itibarla Türkmenlerin durumu çok zordu; her an geldiklere yere atılabilirlerdi. Ama işte öyle olmadı; en çetin şartları bile yenebildik ve bu toprakları, yekpare vatan haline soktuk.
Bir kere vatan Türk vatanı, devlet Türk devleti, millet Türk milletidir. Bu basit gibi görünen gerçekleri içimizde duymak, dilimizde söylemek için 900 yıl beklediğimizi düşününüz: O zaman basit gerçeklerin ne kadar büyük nimetler olduğunu anlarsınız. Bu merhalede milliyetçiliğimiz bütün açıklığı ile Anavatana yönelmiştir.
Karadeniz kıyısındasınız... Yemyeşil bir fındıklıktan eşsiz bir denize dalmışsınızdır. Yanıbaşınızda konuşulduğunu işitirsiniz... Sizden bahsediliyor... "Adana'dan.. Yabancı!.." dendiğini duyuyorsunuz. Şaşırıyor, irkiliyor ve "Ben mi? Ben mi? Yabancı? Ben ha? Yahu çıldırdınız mı? Şu fındıklıkların dibini eşeleseniz, birkaç yüzyıllık Farsak kemiği bulursunuz..." diye haykıracağınız geliyor. Fakat neye yarar? Sesiniz dalgaların, fındık hışıltılarının arasında kaybolup gidecektir.
Bu vatanı, olduğu gibi; onun halkını, gençliğini, olduğu gibi, tarihimizi, kültürümüzü, çevremizdeki muzdarip, arayan insanlığı seviyoruz. Bu sevgi, hareket noktamız olan şeylere bakışımızın düzenleyicisi, ölçüsüdür. Nefretlerimiz, tepkilerimiz -bir madalyanın öbür yüzü gibi- bu sevginin neticesi ve bu sevgiden sonradır.
Reklam
171 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.