Çok kullanılmış kalpler dükkanı... Adı gibi, çok kullanılmış kalplerin dükkanı. Kitap Kerem adında bir gencin muhabirlik yaptığı işinden kovulması ve ülkeyi gezip, insanların anılarını dinleyerek bir kitap yazmaya karar vermesiyle başlıyor. Gittiği yerde çeşitli insanların hayat hikayelerini dinliyor ve bunları kitabına ekliyor. Yazarın hayata bakış açısı çok hoşuma gitti. Yazım dili olsun, konunun özgünlüğü olsun çok güzeldi. Bir diğer sevdiğim şey ise karakterin yapısı. Kerem sanki bizden bir insan gibi. Hani şu bazı kitaplarda gördüğümüz iyilik meleği, aklından tek bir kötülük geçmeyen veya tam tersi kötü olmak için kötü olan karakterlerden değil. Biraz bencil, biraz iyi, biraz kötü. Kerem bencil biri. Aynı bizim gibi. Şimdi bencil dedim diye aklınızda tüm kötü davranışlar belirmesin. Diyorum ya o da bizim gibi bir insan işte. Saf iyilik veya saf kötülükten oluşmamış. Kitap masalsı bir dille yazılmış. Okurken masal okuyor hissi veriyor aynı. Özgün, masalsı, ders verir nitelikte. Okurken sanki yaşama ara vermiş de dünyaya üçüncü bir kişinin gözünden bakıyor gibi hissediyorsunuz. Fakat anlam veremediğim bir şey var. O da kitabın sonunda olan şey. Bence orayı da açıklamalıydı yazar. Ben çok severek okudum, okuyan herkesin de seveceğini düşünüyorum.