Çokkültürlülük

Milena Doytcheva
...milli toplumda, ortak bir kültür ve eğitimin gereksinimleri tek bir kültürün üstünlüğüne varır: Çoğunluğun kültürü ya da en "asil" kültür kendini azınlık kültürüne dayatır ve onları özgüllüklerinden arındırma eğiliminde olur.
Bireyler, istedikleri var olma biçimini seçmekte ve aynı şekilde inançları değiştiğinde var olma biçimlerini değiştirmekte serbesttir. Bireyin ahlaki değerinin tek kaynağı kendisidir. Bu da, bireylerin çıkarını kapsamayan bir ortak çıkar dayatacak bütün önlemleri dışlar. lkinci temel, devletin tarafsızlığıdır: Devletin tek görevi herkese, serbest­çe seçtiği, yaşamaya değer bir hayatı sürmenin koşullarını sağlamaktır. Dolayısıyla ortak taleplere verilecek her türlü destek tarafsızlık idealine halel getirmiş, kişisel hakları sı­nırlamış gibi görünecektir.
Sayfa 45 - İletişim Yayınları
Reklam
Zaten, etnik lider figürü kültürel farklılık ve tanınma arayışı arasındaki gecikmenin bir göstergesidir.
Sayfa 123Kitabı okudu
Tanıma projesi gerçekte kültürel geleneklerin sürekliliğini varsayar. Hâlbuki “kültürler” bu türden bir sabitlikten yoksundurlar. Kültürcülüğe özgü statik bakış açısının aksine kültürler tanımları değişmeyen bütünler oluşturmazlar, belirgin nitelikleri hareket ve değişimdir . Yaşamaya devam etmelerini sağlayan saflık ve sahicilikten ziyade bu evrim geçirme ve adapte olma kapasitesidir. Kültürel temas durumlarında ödünç alma, değiş tokuş etme ve melezleştirme süreçleri ortaya çıktığında bu dönüşümlerin arkasındaki itici güç dışsal olabilir. Göç gibi yeni toplumsal bağlar içinde yer aldığında kültürler aynen yeniden üretilmezler, bunun yerine antropolojinin kültürleşme başlığı altında incelediği gibi karmaşık yeniden yorumlamaların öznesi olurlar (Cuche, 2004).
Sayfa 119 - İletişim Yayınları
Kültüründe bir hak görmek aslında kültüre önemli ölçüde mesafe almayı gerektirir.
Sayfa 124Kitabı okudu
Mary Waters'a göre, özel bir kimlik iddiasında bulunmak, Amerikalılara, özellikle de orta sınıftan gelenlere "hiçbir maliyet ödemeden zengin bir kültürle" övünme imkanı sunar; burada söz konusu olan, toplumsal prestij arayışının başını çektiği seçime dayalı bir tutumdur.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
...modern milletlerin köklerini sanayi toplumunun yapısal özelliklerinin gereklerinde aramak gerekir.
Çokkültürlülük politikalarına karşı olanların belirttiği gibi, çeşitliliği vurgulamanın, cemaatçi bölünmeleri güçlendirmek, hoşgörüsüzlüğü artırmak ve tehlikeli hınç duyguları uyandırmak gibi ters etkileri olabilir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Frantz Fanon'un [1961] sömürgecilik karşıtı düşüncesinin izinden giderek Taylor, tanınmanın reddedilmesinin sadece bir saygısızlık olmadığını, kurbanlarında “felç edici bir kendinden nefret yaratan vahşice bir kimlik yaralamasi” olduğunu öne sürer. Sonuçları bakımından, tanıma, insanlara gösterilen bir kibarlık değil hayati insani bir gereksinimdir (Taylor, 1994]. Ve bu gereksinime, Taylor'a göre, baskı altında kalan grupların kendilerine dayatılmış, hatalı ve yıkıcı imgeleri yıkmalarını sağlayabilecek, eşitlikçi bir tanıma politikasıyla cevap verilmesi uygun olur.
Sayfa 56 - İletişim Yayınları
"Ayna-temsil" olarak adlandırılan alternatif perspektife göre bir bireyin ancak kendi deneyimini paylaşan bir birey tarafından temsil edilebilir, dolayısıyla grupların siyasi olarak örgütlenmesi gerekir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Göç alan ülkelerde kültürel farklılık meselesi kamu sahnesinin en önlerinde itiliyor. İslami başörtüsü, sih türbanı, genç kızların sünnet edilmesi, görücü usulü evlilikler, uluslararası çatışmaların cemaatçi şiddete dönüşmesi, ırk ayrımcılığı meselesi, milliyetçi partilerin yükselişi, etnisiteyi "yeni toplumsal mesele" haline getiriyor.
Toplumsal fenomenlerin kültürel ve "maddi" boyutları arasında doğaları itibariyle bir fark vardır ve bu fark ekonomik ve sosyal haklarda olduğu gibi "kültürleri" yoksullaştırmadan, folklorize etmeden ve hatta karikatürize etmeden kurumsallaştıramaz. Bu durumda, "tanım" yerine aşağı görme ve küçümsemenin izlerini taşıyan pratikler ortaya çıkar.
Sayfa 121Kitabı okudu
Kültür, tutarlı ve homojen bir bütün oluşturmaz bu nedenle temsil ettiği bireylerin ve toplumsal çerçevenin dışında anlaşılamaz.
Sayfa 120Kitabı okudu
... özel aidiyetler, geçmişin artıkları, modası geçmeye mahkum eskilikler değillerdir.
Bknz. Türkiye
Savunduğumuz görüşe göre kotalar toplumsal teşvik araçları değil, daha ziyade siyasal hareketlilik araçlarıdır: ihmal edilmiş zümrelere yönetime, iktidar organına erişme imkanı sağlamak onlara devler işlerinin idaresini açmak anlamına gelir. Zaten Hindistan'da pozitif ayrımcılık politikalarının en önemli meselelerinden biri ekonomik eşitliği sağlamaktan ziyade alt kastların siyasallaşması ve iktidara gelmesidir.
Sayfa 111Kitabı okudu