Osmanlı Ortadoğu yu Nasıl Kaybetti?

Çölde İsyan

T. E. Lawrence

Çölde İsyan Posts

You can find Çölde İsyan books, Çölde İsyan quotes and quotes, Çölde İsyan authors, Çölde İsyan reviews and reviews on 1000Kitap.
Faysal, Tikritli ateşli Arap militan Mevlüd el-Muhlis'le tanıştırılmıştı. Kendisi aşırı milliyetçiliği yüzünden Türk ordusunda iki kez rütbesi düşürülmüş ve ibn Raşid'in sekreteri olarak Necid'de iki yıllık bir sürgün geçirmişti. Şibadan önce Türk süvarilerine komuta etmiş ve orada birliklerimizce esir alınmıştı. Şerif'in isyanını duyar duymaz onun için gönüllü ve Faysal'a katılan ilk mektepli subay olmuştu. Şimdiyse onun emir subayıydı.
"Peki Safra Vadisi'ndeki yerimizi beğendin mi?" "Güzel; ama Şam'dan çok uzakta.” Söz bir kılıç gibi aralarına düşmüştü. Bir titreme oldu. Sonra orada bulunan herkes oturduğu yerde kaskatı kesildi ve bir dakika boyunca nefesini tuttu. Bazıları belki de uzaklardaki başarının hayalini kuruyordu; diğerleri ise bunun son yenilgilerinin bir yansıması olduğunu düşünmüş olabilirdi. Faysal sonunda gözlerini kaldırdı, bana gülümseyerek, "Allah'a şükürler olsun, bize ondan daha yakın Türkler var,” dedi. Hepimiz onunla birlikte gülümsedik; ben de kalkıp bir süreliğine izin istedim.
Reklam
Beni bir iç avluya götürdü; avlunun diğer tarafında, siyah bir kapının dikmeleri arasında, beni gergin bir şekilde bekleyen beyaz bir figür duruyordu. İlk bakışta, Arabistan'a aramaya geldiğim adamın bu olduğunu hissettim Arap İsyanını tam zafere ulaştıracak lider. Faysal, uzun beyaz ipek cübbesi ve parlak kırmızı ve altın kordonla bağlanmış kahverengi başörtüsü içinde çok uzun ve çok ince, sütun gibi görünüyordu. Göz kapakları düşmüştü; siyah sakalı ve renksiz yüzü, vücudunun garip, durgun uyanıklığına karşı bir maske gibiydi. Elleri önünde, hançerinin üzerinde çapraz duruyordu.
Hallaf'a duvarın amacını sordum. O ise bana, Şam'da, Konstantinopolis'te ve Kahire'de bulunduğunu ve Mısır'ın büyük adamları arasında pek çok dostu olduğunu söyledi. Oradaki Ingilizlerden herhangi birini tanıyor muydum? Hallaf niyetimi ve geçmişimi merak ediyor gibiydi. Mısırlıların diliyle bana çelme takmaya çalıştı. Halep lehçesiyle cevap verdiğimde, tanıdığı önde gelen Suriyelilerden bahsetti. Ben de onları tanıyordum; sonra yerel politikaya geçti, Şerif ve oğulları hakkında ve Faysal'ın ne yapacağını düşündüğüm hakkında nazikçe ve dolaylı yoldan dikkatli sorular sordu. Bunları ondan daha az anlıyordum ve önemsizce geçiştirdim. Tafas imdadıma yetişti ve konuyu değiştirdi. Daha sonra Hallâf'ın Türklerden maaş aldığını ve Arap kuvvetleri için Bi'r-İbn Hasani'den geçenlerle ilgili sık sık raporlar gönderdiğini öğrendik.
Tafas ve Abdullah hamurla ustaca oynarken bu ilk denememde, Hallâf'ın payına düşen yarı aç kalmaktı: Haklı olarak, çünkü Araplar yüz elli kilometrelik kısa bir yolculuk için beraberinde bir miktar yiyecek taşımayı kadınsı bir davranış olarak görüyorlardı.
Yolda giderken aklımdan geçenler, bu yolun, sayısız nesiller boyunca kuzeyin insanlarının Kutsal Şehri ziyaret etmek için geldikleri ve yanlarında mabetleri için imanlarının nişanesi olan hediyelerini taşıdıkları Hac Yolu olduğuydu ve Arap İsyanı da bir anlamda kuzeye, Suriye'ye, bir ideal için bir ideali, bir vahye olan geçmiş inançları için özgürlük inancını geri götüren bir iade haccı manasına gelebilir gibi görünüyordu.
Reklam
150 öğeden 191 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.