Jean Baudrillard, bu kitabıyla inançlarına yapışık yaşayanları sorgulayıp didiklerken, kendilerini yok sayarak başkalarına yer açabilenleri yüceltiyor.Yoğun, zehir gibi gözlemleriyle tarihin hiç alışılmadık bir yorumunu sunuyor. Bütün toplumsal, siyah yapıların yanı sıra entelektüelliği de mahkûm ediyor. Doğanın, bütün ritüelleriyle ölümü kusursuzluk mertebesine yükselttiğine; düşüncenin ise paradokslar zincirinden ibaret olduğuna inanıyor. Kavramlara takılıp kalan ve hayatın ötesine savrulan felsefeleri eleştiriyor. Hayatın bütün anlarını dolu dolu algılamak istiyor ve bunu yaparken seçkinliğe taviz vermiyor.