Bir süre, kapadığı kapının orda, ayakta, durup baktı babasının yüzüne. Bu denli değişme, birden korkuttu Kerim’i. İnsan, demek bu kadar değişebilir, bu kadar ufalabilirmiş! Bu, benim babam, bana dayak atan, göz açtırmayan.
Acı da olsa katlanmak gerektir. Bu katlanışta, yüreğinin helezonlarında yuvarlanan ağır, testere dişli, insanın içine oturan bir acılık vardır. Bakıp bakıp ağlamaklar vardır. Ama yakınmasız dayanmak gerektir. O da böyle yapmaktadır. Yakınmak, ömrün bir parçasını boşuna harcamaktır. Bile bile bunu yapmaksa günahtır.