Yazar, kara derili insanlarla beyazların çelişki ve çatışmalarının yaşandığı bir ortamı, olanca doğallığıyla anlatıyor.1930'lu yıllarda Güney Afrika'da birtakım yenilikler yapılmaya başlanmış; ancak, alabildiğine ilkel koşullarda yaşayan, ezilen, sömürülen, hor görülen kara derili insanların bu değişime ayak uydurmaları son derece sancılı olmuştur.Hem zorlu bir yaşamla hem de aynı ölçüde acımasız beyazlarla cebelleşen; ama o ülkenin kendi ülkeleri olduğu ve sevgide, acıda, emekte dayanışma içinde olmaları gerektiği bilincini edindikçe kendilerini kanıtlama savaşımına girişen bu insanların dramı, Ağla Sevgili Yurdum'da tüm çıplaklığıyla sunulmuştur. Güzrl kitap tavsiye ederim.