Başkalarının açacağı yoldan bir tren beklemişti
Oysa başkaları yoktu!
Fakat herkes başkanlarından bekliyor ve başkalarından umutlanıyordu...
O başkaları kim' di...?
- Yaşın kaç?
- Ondokuz
- Bu dünyada epey yaşamışsın. Yaşantımda nereye bastığını ve nereye doğru gittiğini görüyor musun?
- Nasıl?
- Yani şöyle kafanı kaldırıp akıbetine bakıyor ve adımlarını bu akıbete göre mi atıyorsun?
Binlerce farazi tehlikeye karşı endişeyle yaklaşan ve farazi olmayan çözümler arayan bu insanlar, kendi kendilerini kilitlemekte ve kendi kendilerini mahkum etmekteydiler.
Ama o, o anlamıştı artık!
Kendisinin olmadığı yerde başkalarının olmadığını, başkalarının olamayacağını anlamıştı. Kendisinden umudu yok ise başkalarından umutlanmaya hakkı olmadığını çok iyi anlamıştı.
Suyun kıymetini susayınca, aşın kıymetini acıkınca anladıkları gibi, şefaatin veya Resulullah (s.a.v.)'e gereği gibi ümmet olmanın kıymetini de acaba bütün bunlara muhtaç olunca mı anlayacaklardı.