"İslamcı düşünür ve aktörlerin İslamcıların kadim sorunlarına cevap verme ve yeni tez üretme noktasında II. Meşrutiyet' ten günümüze fazlaca bir mesafe alamadıkları apaçık ortada. Yenilgi ve eziklik psikolojisi ile oryantalist okumaların faşizan ve tek tipleştirici yorumları yüzünden İslamcı düşünürler ve aktörler içinde bulundukları tıkanıklığı hala aşamadılar."
İslamcılık muhafazakârlığın kıskacı altında kalmıştır. Kimine göre bu durum İslamcılığın sonu olmuşken kimine göre de İslamcılığın miadını doldurduğunun bir göstergesidir. Ancak tarihi tecrübelerimiz göstermektedir ki İslamcılığın ve İslamcıların suskunluğu yüzeyseldir, geçicidir. Derinlerde, iktidar mahfillerinden uzakta, yaşanan sosyal ve toplumsal olayların yolunda gitmediğine dair büyüyen bir inanç ve söylem gelişmektedir.
Kimilerinin hayat koşusu tam da Amok koşucusununkine benzer.Amaç yok, hedef yok, beklenti yok, Ümit etmek yok, aşk yok, kavga yok , kaygı yok, paylaşmak yok, yarın yok...
Dünyevileşme sadece hayatın siyasal ve toplumsal yanlarını değil kültürel yönlerini de kapsar. Tüketim biçimlerinizi, estetik zevkinizi, tarihe, toprağa, vatana bakışınızdaki geleneksel tüm öğretilerinizi bir çırpıda harcar. Yerine sadece küresel efendilere hizmet edecek, küresel efendilerin yeryüzü sultalarını sarsmayacak şeyler imal ederler. Tek çizgili, tek boyutlu, tek renkli bir dünya yaratırlar. Eğer biz, vicdani ve ahlaki yanımızı harekete geçirip anlamlı tepkiler ortaya koyamazsak.