Bizim düşün/sanat ortamımız hayli ilginçtir. Çağının çağdaşı olmayı başaran Rıfat Ilgaz'ı, Sait Faik'i, Edip Cansever'i, ne bileyim Tahsin Yücel'i, Mehmet Fuat'ı, Nermin Uygur'u yok sayamayız. Mümtaz Sosyal, Hıfzı Veldet'i de yok sayamayız. Behice Boran'ı, Sevgi Sosysal'ı ve nihayetinde Türkan Saylan'ı da... İnsan tükenmiyor. Pazara, piyasaya teslim olan edebiyat geçici başarı kazansa da dönüp dolaşıp sahici olanını anıyoruz işte. Bir Salah Birsel okumanın lezzetine varmadan Türkiye'de yaşamanın anlamı ne?