Ama şarkı söylemek... düşlemek.. gülmek, yürümek... Tek başına... Özgür olmak, dünyaya kendi gözlerinle bakmak... Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak, bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak...
Roxanne: Ölmeyin seviyorum sizi.
Cyrano: Ancak masallarda olur ki
Utangaç bir prensese sevgilisi
"Seni seviyorum" deyince prensin
Çirkinliği nihayet bulurmuş
Ben hep aynı kalacağım ben böyle hep çirkin
Oysa sen Roxanne ne güzelsin...
Cyrano: Ya mektupları?
Roxane: Birer harika! Bakın mesela:
"Bu kadarı
Yetişmezse kalbimi alın bütün bütüne
Ben yine şükrederim sizi gördüğüm güne!"
Nasıl?
(Cyrano omuz silker)
Ya bu?
"Karışmam, yoksa dinecek acım;
Kalbimi çalmışsınız, sizinkine muhtacım!"
Cyrano: Bazen kendini kalbini gönderiyor hediye,
Bazen de sizinkini istiyor lazım diye!
Roxane: Fazla oluyorsunuz, bu kıskançlık!
Cyrano: Nasıl?
Roxane: Muharrir kıskançlığı derler! Evet siz asıl
Şunu dinleyin bakın: "Kalbimin avazıyla,
Buseleri göndermek mümkün olsaydı yazıyla
Ağzınızdan düşmezdi mektuplarım!"
Cyrano: Bunlar! Bir takım alelade oyunlar...
Roxane: Ya bu...
Cyrano: Mektupların hepsini ezberlediniz demek!