Ne olay örgüsü var ne başka bir şey. Demir Özlü anlatmış öyle. O kadar gereksiz ve hiçbir şeye hizmet etmeyen satırlar ki, zar zor bitirdim. Neyse, yazar özel bir isim, bu eseri de böyle olsun. Canı sağolsun. Yine de ben eleştirilerimi yapacağım tabi. :)
Dalgalarla, tsunamiyle falan hiç ilgisi yok kitabın. Sonunda bir iki sayfa değiniyor sadece. Benim gibi kanıp da almayın. Ben bu olayın üzerine bir kurgu beklerken, olaydan altı ay önce ülkeye dönmeden yaptığı Phuket gezisini okuduk iyi mi.
Kitabın fikri daha çok, anlatıcının uykusuz olması, depresyonda olması, annesini yakın kaybetmiş olması gibi gibi şeyler. Bu yeni roman akımı denilen tür zaten bildiğiniz saçmalık. Robe de Grillet okuyunca anlamıştım bunu, şimdi emin oldum.
Neyse seveni varsa iyi okumalar. Hayrını görsün.
DalgalarDemir Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 202335 okunma
O karanlık sabahı çok iyi hatırlıyordu. Sabahın karanlığı içinde, hepsini saran başka bir karanlık daha vardı. Sonucu belli olmayan bir savaşın aklı eren insanlar üzerinde yarattığı karanlık.
Doğa kendi hayatını yaşamış, bu durumda da insanlar ölmüşlerdi. Küçük not defterine yazdığı Freud'un sözlerini bulup yeniden okudu "Bu adam, kendisine kadar gelen insan bilgilerini kuşkusuz iki katına çıkardı" diye düşünürdü. Kitaplarının bir yerinde şöyle yazmıştı: "Son bağlantı: DOĞA ÖLÜMDÜR. ÇÜNKÜ ÖLDÜRÜR. DOĞA HER ZAMAN BİZİ TEHDİT EDEN BİR AŞIRILIKTIR." Dünyanın bilinmez bir güç tarafından insanlara bağışlanmış olduğu konusundaki bütün düşünceler yanlıştı. Evrenin de, dünyanın da insanları koruyan bir yanı yoktu. Milyarlarca rastlantıyla oluşmuş, uzaktan masmavi görünen bu gezegende, insanların ortaya çıkışı da bu rastlantılar arasındaydı. Rastlantıyla oluşmuş bir varlık neden korunsundu ? Zaten neden var olduğunu bilmiyor, sonra da yok olup gidiyordu. Doğanın da kendi yaşamı vardı. İnsanların yaşamına uymayan bir yaşamdı bu. Gerçek olan denizlerdi. Sonsuz, tehlikeli okyanuslar, birbirine ulaşan bitimsiz sular.