Yıllar yıllar önce okuduğum ama detaylarını anımsayamadığım, kitaplıkta görünce tekrar elime alıp bir çırpıda okuduğum kitap; Damga.
Orta okul, lise dönemlerimde Reşat Nuri Güntekin’in eserlerini okumaya başlamıştım. O dönem Reşat Nuri’nin kitaplarındaki kadın karakterlerini okudukça “Bu yazar tam bir kadın düşmanı” diye zihnimde kodlamıştım.
O dönem kitaplardaki kadınların verdikleri kararları kafamda oturtamıyordum. Dolayısıyla tüm suçu yazara atıyordum, “ kadınları kötü göstermek için yapıyor” diye.
Damga kitabı da, bu yönde eleştirdiğim kitaplardan biriydi, yıllar sonra yüzümde bir tebessümle okudum.
Kadın karakterin geçmiş dönemde anlamsız bulduğum seçimini, şimdi anlamlandırabiliyorum. Bir kitabın, okuyana kattıkları, kitabın okunduğu dönem ve kişinin yaşanmışlıkları ile alakalı olduğunu bir kez daha anladım, bu kitapla.
Damga, yaptığı bir hatanın bedelini uzun yıllar ödemek zorunda kalan İffet Bey’in hikayesi. Bu hatadan ötürü damgalanan, dışlanan bir adamın, ziyan ettiği hayatının öyküsü.
Kitapta bahsi geçen dönem hakkında fazlaca bilgi sahibi oluyoruz. Özellikle siyasi yaşam ve bunun topluma yansımasını Reşat Nuri güzel aktarmış, okuyucusuna.
Erken dönem için okunabilecek en iyi kitaplardan biri.