Anayasalar, hukuka uygun bir devlet yönetimin temel ilkelerini göstererek vatandaşalrın hak ve hürriyetlerini güvenceye alan toplumsal sözleşmelerdir. Türkiye'de anayasa hazırlama işi, merkesi iktidarı elinde tutan bürokrat-yönetici kadrolaron ayrıcarlığı olarak kaldı ve başka kesimlerin katılımına izin verilmedi. Kendilerini devletin ve rejimin gerçek sahibi olarak gören bu kadrolar, halkı denetim altında tutulacak potansiyel bir tehlike ve değiştirilmesi gereken cahil bir yığın olarak gördüler. Anayasaları hazırlarken, demokrasi, hukuk devleti, hak ve hürryetlerden söz etmelerine rağmen her seferinde halkı denetim altında tutan, temel hak ve hürriyetleri sınırlayan bir vesayet rejimi kurdular. Halkın vesayetten kurtulma girişimlerini ise, her türlü zora başvurarak ve gerekirse darbe yaparak bastırdılar. Böyle olunca anayaslar, demokratik bir hukuk devletinin kurulmasından çok, bürokrat yöneticierin devlet gücünü kullanarak belli bir ideoloji doğrultusunda toplumu değiştirmelerine hizmet etti. Doç. Dr. Şükrü Karatepe, 1876 Anayasası'ndan başlayarak demokrasi tarihimizin darbelerle kesilen sancılı serüvenine farklı bir perspektifle yaklaşıyor