Hayatta kalabilmek için kendi kendini vazgeçilebilir kılmıştı, ta baştan beri. Doğumundan sonraki bağırış, balık doğranan masanın altında yükselen, kendisini hatırlatan, annesini giyotine götüren bağırış acıma, sevgi arayan bir içgüdü bağırışı değildi.