Dedektif Kurukafa - Ateşle Oynama

Derek Landy
"Ölmedik," dedi. Dedektif Kurukafa, "Tabii ki," dedi. "Ben çok zekiyim, sen de çok güzelsin, biz ölmeyiz."
"Sence ben eski tanrıların yeryüzünde yürümesini istiyor muyum? Bu kadar mı? Sence Nefarian Serpine benim liderim miydi? Ben onun emir kullarından biri değilim. Ben kendimin efendisiyim."
Reklam
"Korku iyi bir şeydir, biliyor musun?" "Ama insan kendini iyi hissetmiyor." "Ama seni hayatta tutuyor. Cesaret, sonuçta, korku eksikliği değildir. Korkunun farkında olmak ve ona galip gelmektir." Valkyrie gülümsedi. "Sanırım bunu bir cips paketinin arkasında okumuştum." "Olabilir, bütün bilgeliğimi cips paketlerinden aldım."
"Ben korkak değilim," dedi. "Benden üstün biriyle karşılaştım. Bir erkeğin yenildiğini itiraf etmesi zaman alır." Valkyrie, "O zaman fazla erkeksin demektir," dedi.
Reklam
"Eğlenceli mi?" diye sordu. "Dedektiflik yapmak? Ben hep dedektif olmak istemişimdir. Aslında, bir seneliğine dedektiflik yaptım. Çok hoş bir atmosferi var. Kıyafetler, şapkalar, ara sokaklar, vahşi cazibeli kadınlar, hızlı konuşmalar... Ama kendime hakim olamadım ve onları öldürdüm. İnsanlar beni kiralar ve bir gizemi çözmemi isterdi, ama ben işin yarısında sıkılır ve bana işi vereni öldürürdüm, böylece dava da kapanırdı. O sene sadece tek bir cinayeti çözdüm. O da sayılır mı bilemiyorum, çünkü katil zaten bendim. Sanırım bu da hile sayılır."
Vengeous öne doğru hamle yaptı, kılıcını kınından çıkarttı. "Ne oldu? Şaka yapmıyorsun? Dalga geçmiyorsun? Bakalım şimdi kendine ne kadar güveniyorsun, iğrenç mahlukat?" Dedektif Kurukafa elini cebine attı ve silahını çıkarttı. Vengeous'un yüzüne nişan aldı. Baron olduğu yerde donakaldı. Dedektif Kurukafa biraz düşündükten sonra, "Aslına bakarsan," dedi. "Kendime çok güveniyorum." Vengeous "Beni vuracak mısın?" diye sordu. "Hiç şaşırmadım. Senin gibi bir yaratık onur hakkında ne bilir? Ancak bir münafık, kılıca tabancayla karşılık verir." "Sadece bir moron böyle bir çarpışmaya kılıçla gelir." Vengeous kaşlarını çattı. "Anlıyorum," dedi. "Sayıca senden çok üstünüz." "Her zamanki gibi." "Durumun hiç de iç açıcı değil." "Hep öyledir." "Birkaç dakika içerisinde Hastalıklılar tarafından parça parça edilecek, acı ve öfke fırtınasının ortasında kalacaksın." Dedektif Kurukafa duraksadı. "Pekâlâ, bu yeni bir şey."
"Ortalık sakinleşince arabaya git. Beş dakika içerisinde yanına gelmezsem, cesurca ve kahramanca ölmüşüm demektir. Ah, bu arada, sakın radyo istasyonuna dokunma. İstediğim istasyonu zor ayarladım, karıştırmanı istemiyorum."
"Kafatasının bir kısmını alıp kendime zar yapacağım. Belki geri kalanını da piyano tuşu olarak kullanırım. Merak ediyorum iskelet, hâlâ yaşıyor olur musun? Bir zar veya piyano tuşu da olsan, bir bilincin olur mu?" Dedektif Kurukafa, "Her zaman müzikle iç içe olmak istemişimdir," dedi.
Reklam
Kılıcını yere koydu. "Seni öldürmek için kılıca ihtiyacım yok." Dedektif Kurukafa'nın üzerine yürüdü, Dedektif elini havaya kaldırdı. "Kılıcı sen kullanmayacaksan, ben kullanabilir miyim?" Vengeous neredeyse bir kahkaha atacaktı.
"Ağzından çıkan sözler, iskelet, kutsal olana küfürdür." "Kendi tanrısını topraktan kazıp çıkaran tek sen varsın."
"Ya Vengeous? Demek istediğim, onu yenebilirsin, değil mi?" Dedektif Kurukafa, "Aslında," dedi. "Deneyebilirim. Denemek savaşmanın yarısıdır." "Diğer yarısı nedir?" Dedektif Kurukafa omuz silkti. "Onun bana vurduğundan daha çok benim ona vurmamdır."
Valkyrie Cain ölü bedenine baktı. Soğuktu ve kıpırdamıyordu. Yine de nefes aldığını görmeyi bekledi. Ancak öylece kalakalmıştı işte. Bu beden... bir şeydi. Valkyrie'nin yüzünü taşıyan bir ceset.
"Yeni bir karışım kullandım. Bileşenleri bulmak biraz daha zor, ama sevdiğim hastalarım için iyileşme sürecinin mümkün olduğunca acısız olmasını arzularım." Valkyrie, "Ben de o listede miyim?" diye sordu. Kenspeckle burnundan nefes verdi. "Liste senden ibaret."