Güzel bir kurgu, samimi karakterler, Amasya ağzına ait sözcükler(heri, çöfte, çağ, dinelmek, essah...), Amasya mutfağı, Anadolu’nun kadim şehri Amasya’nın izleri( Ferhat ile Şirin, Kral Kaya Mezarları, Bayezid Cami, tarihi çınar ağacı, Ermeni evleri, Amasya elması, Yeşilırmak)...
Romanda öne çıkan her ne kadar olay örgüsü gibi gözükse de Amasya’nın tarihi, coğrafi ve kültürel dokusunun anlatılması; Amasya’yı daha önce görmeyenleri bu şehre çekecek türden. Romanıyla şehrimizin tanıtımına katkıda bulunan hemşehrim Birgül Yangın Aslanoğlu’na bu konuda şükranlarımı sunuyorum.
Eserimiz bir çocuk romanı gibi gözükse de genç yaşlı herkesin okuyabileceği türden bir eser. Dedelerinin ölümü üzerine Amasya’ya gelen Sinem ve Barış kardeşler, dedelerinden kalma köstekli saatteki sayı ve harflere çeşitli anlamlar yükleyerek dedelerinin kendileri için bıraktığını düşündükleri definenin peşine düşerler. Tabii defineyi bulmak için bazı şifreleri de çözmeleri gerekir. Çözülen her şifreden sonra yeni bir şifreyle karşılaşan kahramanlarımız bizlere bu arada kardeşliğin ve dostluğun, mücadelenin, aile olabilmenin, akrabalığın ne olduğunu bir kez daha hatırlatır. Muhtaç insanlara yardım etmenin, ailece yemek yemenin, tren yolculuklarının, çocukluk anılarımıza dönmenin sevincini yaşatır.