Çocukluğumda seyahat ederken Tanyeri’ne, an gelir, toprağında doğan ağaları, beyleri, marabaları, yamacından akan pınarları, gökyüzünün derinliklerine başını kaldırmış yüce dağlarını, Fırat vadisinde esen yelin hırçın sesini, tarlalarında savrulan başakların hışırtısını, orağın sesini, tırpanın sesini toprağın bereketini, karasabanı, kızgın güneşte yanmış insanın tenini, nasır tutmuş ellerini yazacağımı düşlerdim Değirmen’e.
Değirmen bir Tanyeri romanı.