Değişim Rüzgarı

Stefan Zweig
Değişim Rüzgârı, tarihsel biyografileri ve uzun öyküleriyle tanıdığımız Stefan Zewig’ın 1930’lu yıllarda, sürgünde aralıklarla kaleme aldığı roman fragmanıdır. Eser, Avrupa’nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında farklılaşan sosyal iklimine ayna tutar ve savaşın insane varoluşunda yarattığı çelişkileri, parçalanan hayatlar ve belirginleşen sınıfsal farklılıklar üzerinden anlatır. Değişim Rüzgarı’nda savaş, bütün bir neslin yazıgısı olarak önümüze serilir. Zewig’ın sağlığında tamamladığı tek romanı Sabırsız Yürek’in yanına yerleşen bu ikinci roman, yazarın ölümünden kırk yıl sonra Alman yayıncısı tarafından tamamlanarak ilk kez 1982’de okurla buluştu.
344 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Ocak 1982
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

344 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Hep, belki iyi bir şey olur diye beklerken yazarın her seferinde bizi ters köşe yaptığı bir kitap. Naturalizmin karamsar dünyası hakim romana. Betimlemelerin başarılı kullanımı hem karakter psikolojisini anlamamızı sağlıyor hem de görsel bir şölen sunuyor okuyucuya. Yoksulluğu çaresizliği iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Ama bu ajitasyona kaçmadan romana başarıyla sindirilmiş. Keyifli okumalar
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
344 syf.
·
Puan vermedi
Mutlu insanlar kötü birer psikologdur. " YORUMUM Bugün kütüphanemde çok uzun süre arkada kalmaktan yıpranmış bir kitapla geldim. Çok belli olmuyor ama olsun.Stefan Zweig'ı kısa kitaplarıyla tanımış biri olarak 366 sayfalık bu eseri elime aldığımda ne bekleyeceğimden emin değildim. Kendisi kısa eserleri yazarken oldukça başarılı bir isim, peki ya daha uzun bir kitabı yazarken nasıl olur?" Aynen bu soru vardı kafamda. Yanıtı aldım elbette ve yanıt çok olumluydu. Yazar öldükten sonra bu kitap gün yüzüne çıkmış ve kitabın sonu tamamen ucu açık bırakılmış... Devamı gelecekmiş gibi. Bir parçam yarım kalmış gibi hissettim. Keşke devamını okuyabilseydim. Yoksulluk, zenginlik, acı ve mutluluk. Bir taraf kahkahalar içinde gülerken bir taraf alacağı ekmeğin hesabını yapıyor ve bir taraf süslü süslü kıyafetler giyip pahalı yüzükler takıyorken bir tarafta onlara hayranlıkla bakıyor. Christine isimli karakterimiz fakirlikten bir süreliğine sıyrılıp zenginlerin o ihtişamlı dünyasına adım attıktan sonra birkaç günlüğüne de olsa hayatı değişti. Fakirlik onu tekrar ele geçirdiğinde ise hayatı hiç olmadığı kadar tepetaklak oldu. Bir tarafın tok ve bir tarafın aç olduğu bu dünyayı çok başarılı bir şekilde yansıtmış Zweig. Kendisinin o anlamlı cümlelerinden bahsetmeye gerek bile yok ama ben çok sevdiğim alıntıları bıraktım yine de. Herkesin okuması gereken bu eseri okumadan önce lütfen ucu açık bitirildiğini aklınızda bulundurun. Kendinize iyi bakın...
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
368 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Mutluluk İçimizde
Stefan Zweig'in bana ders vermediği,düşündürmediği bir kitabı yok. Her defasında ben analiz yapıyorum kendi hayatımla ilgili. Acaba böyle olsa hayatım ne olurdu diye! Bunda da öyle oldu. Zengin olsam daha mutlu mu olurdum olsam da huzur getirir mi? Okumadan önce getirir derdım ama okuduktan sonra düşünmeye başladım. Yada fakirlik mutluluk getirmez ama yaşamamaya engel mi? Bu kitabı Stefan Zweig ölmeden son on yılını bu kitap üstünde çalışmış ama yayınlamamıştır. Yayınevi ölümünden sonra basına sürmüştür. Çok da iyi yapmış. Kitabın konusu Avusturya'da postane memuresi Christine adında genç bir kadın az maaşı ile annesiyle beraber tek başına geçinmeye çalışır. Bir gün zengin teyzesi ve eniştesi ona bir telgraf yollar ve onu İsviçre'ye tatile davet eder. O da kabul eder ve zenginlerin yaşam şekilleri, aşkları, karakterleri herseyi hayranlıkla izler o hayatı da iki hafta tadar. Ama bakalım güzel geçiyor mu gerçekten zengin hayatı! Kendi hayatına dönünce Christine kişiliği değişmiştir çünkü zenginlik hayatının rahatlığını tattığı için oraya özlem duyar. Tabi olaylar başka şekilde sonlanır o da okuyacak olanlara sürpriz. Buarada kitabın diğer ismi '' Değişim rüzgarı'' belirtmek gerek. Harika bir insan analizi. Siyasetten tutun da psikolojiye kadar bir sürü analiz var kitapta. İyi ki en sevdiğim yazarsın. Zenginlik fakirlik bence değil olay önemli olan yaşamak sırasında kendimizi yitirmemek. Ne demişti mutluluk yetinmeyi bilmektir. ⭐
Postacı Kız
Postacı KızStefan Zweig · Martı Yayınları · 2018899 okunma
344 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Stefan zweig' ele aldığı karekterlerin çoğunda hayatla büyük mücadeleler veren kişilerdir. bu kitabında da 1. Dünya şavaşının verdiği kötü sonuçların insaların ne durumlara düştüğünü ne zorluklar yaşadığını ele alıyor. Christine viyana baglı bir köyde annesiyle yaşayan ve postahane de çalışan genç bir kadın christine kendini çevresinde soyutlamış kimseyle pek muhatap olmayan fakirlikle baş etmeye çalışan sürekli hayal kuran ve hayatın iğrençliğini hep dile getirin bir karekterdir. Takki teyzeysi tarafından otelde 14 günlüğüne davet edilene kadar. Teyzesinin yaşadığı lüks hayatını görünçe artık eski hayatına dönmek istemez ama teyzesi onu köyüne gönderir christine artık hep o hayatı hayal eder hayattan iyicene kopmaya başlar ve o sıralarda ferdinand ile tanışır. İkisininde yaşadığı hayatlar paralel bir şekilde yaşamışlardır. Ve hayatın artık yaşamaya değer olmadığını bu yüzden birlikte intahar etmek için anlaşırlar. Ve bu intahar günü ferdinand postahaneden christine almaya geldiğin de tomar tomar paraları görünce fikirlerini degiştirip paraları alıp kaçmaya karar verirler güzel bir kitaptı sevgilinizle tam ölüm çizgisiydeyken parayı bulsaydınız vazgeçermiydiniz.bu hayatta yaşamanın tek amacı paramı ...
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
344 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yoksulluğun Dile Geldiği Kitap
Yoksulluğa alışmış Christine'nin zengin teyzesinin yanına gitmesiyle yaşadığı sarhoşlukla başlıyor kitap, daha sonra gelişen olayları karakterin coşkusuyla ters orantılı bir coşkuyla okudum. O sevinçliyken ben sıkıldım, o umutsuzken ben canlandım. Hayatı olumsuz yönlerinden ele alan, onu yaşayan karakterleri daha doğrusu kurguları okumayı hep daha çok sevmişimdir. Christine'nin zenginlik sarhoşluğu yaşadığı kısımlardan çok umutsuz ve ne kadar zıt olsa da isyankar olduğu kısımları okumak daha çok sevindirdi beni. Karakterlerdeki isyan duygusunu, hayatın onlara vermediğini, devletin onların elinden çaldığı yaşamın ne olduğunu bildiklerini okumak içimdeki isyan duygusunu körüklüyor. Christine'nin ayılma günlerini okumak ne kadar zevk verse de bir süre sonra monotonlaştı- derken tramvayda biriyle tanıştık. Unutamayacağım bir karakter oldu Ferdinand. Onun düşüncelerini uzun uzadıya okumak, sefaletini dile getirişindeki siniri hissetmek.. Günümüz başarılı ama olanağı olmayan insanları hatırlattı bana. Hatırlatmak değil aslında direkt o insanlardı Ferdinand. Spoiler olur mu emin değilim ama umutsuzluktan intikama dönüşen sonu gerçekten çok beğendim. Kitabın dili akıcı, anlaşılması kolay. Başlarda Zweig yazmamıştır bunu, çevirmen kötü çevirdi herhalde diye düşünmüştüm ama sadece kurgunun basitliğiymiş. Sonrasında diyaloglar ve olay anlatımı çok zevkli hale geldi. Okunmasını kesinlikle önereceğim bir kitap değil ama eğer bu tarz yoksulluk, statü farklılığı, vb. kurgular okumayı seviyorsanız okunabilir. Hatta
Aspidistra
Aspidistra
ve
Açlık
Açlık
kitaplarını da okuyabilirsiniz.
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Birinci dünya Savaşı öncesi başlayan hikayede, savaş yıllarında çocukluğu ve gençliği de abisiyle birlikte ölen zavallı bir kızın, dünyada yoksulluk ve çaresizlik dışında da hayatlar olduğunu öğrendiği ve buna artık tahammül edemediği durumlar anlatılıyor. Hayatında hiç görmediği teyzesine yapmış olduğu kısacık tatilde, hiç tatmadığı yiyecekleri tatmış, hiç sahip olmadığı kadar lüks kıyafetlere sahip olmuş ve genç bir kadın olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiştir. ipekler, inciler, pahalı yiyecekler... Artık tüm bunları tatmıştı ve yokluklarının ne demek olduğunu biliyordu. Eski hayatı eskisinden de korkunç bir hal almıştı ki O'nu tanıdı. Eski bir mahkum, asker, mezun olamamış bir mimar olan Ferdinant. Artık aynı dili konuştuğu biri vardı. Aynı şeyleri düşündüğü aynı hissettiği biri. Bu bir aşk değildi, sevgi ya da bağlılık da değildi. Bu sadece aynı sosyal statüye karşı iki farklı kafadan çıkan tek bir sesti. Bundan sonra ya birlikte batacaklardı ya da birlikte kurtulacaklardı. Psikolojik bir inceleme olarak başlayan daha sonra sosyolojik incelemeler içeren ve polisiye olmaya çalışan bir sonla biten bir kitaptı. sürükleyici ve akıcıydı.
Postacı Kız
Postacı KızStefan Zweig · Martı Yayınları · 2018899 okunma
344 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Oxuduğum əsərlərdə insanın özündən asılı olmayan səbəblərdən düşdüyü vəziyyətlərə nə cürə sinə gərdiyi daha çox diqqətimi çəkib. Çünki günümüzdə daima hər şeyin insanın əlində olduğu təbliğ olunur, nəsə düz gətirmirsə mütləq o bizim bacarıqsızlığımız imiş kimi davranılır. Bəlkə də mənim Allaha dərin inancımdan irəli gəlir, bilmirəm, mən həmişə
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
344 syf.
9/10 puan verdi
Yokluk içinde yaşayan bir kadının, posta memuresi olarak yürüttüğü donuk hayatının, kısa sürede olsa lüks bir yaşamın içine girdiği an da, ne gibi bir ruh haline bürüneceğini ince ince işlemiş Zweig. Birden bire bu lüksün içine düşmek insanın başını nasıl döndürürse, tekrar yokluk içindeki hayatına geri dönüşünün tüm benliğine bir hançer saplanmış gibi hareketsiz kalışını en anlaşılır şekilde önümüze koyuyor. Ve insan empati kurmadan edemiyor. Ne kadar çalışırsa çalışsın ay sonunu bin bir zorlukla tamamlayan insanların, hiç bir sosyal hayat yaşamayıp sadece geçim derdine düşmüş, kendini, kim olduğunu, ne istediğini unutturan günler Christine' in günleri. Kitabın sona yaklaşırken aldığı durum, oldukça enteresan ve bir o kadar da devam etseydi dedirtti. Çok severek okudum, tavsiyemdir.
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
271 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yine Stefan Zweig klasiği...küçük bir köyde postane memuresi , tek düze bir yaşam bu yaşam içinde geçim sıkıntısı ve hasta bir anne ve bakımı ...ani gelen bir telgraf sonrasında yaşanılan değişim rüzgarı....Yazar bu eserinde ,her zaman ki gibi olağan üstü karakter analiziyle ,birbiri içerisine giren farklı duygularla ,gerilim dolu ,korku ihtiras,heyecan .... farklı serüvenler ve hiç dinmeyen savruluşlar...savaş karşıtı düşüncesinin en belirgin örneklerinden olan eser , yaşamdaki uçurumları ve kızgınlığın ,nefretin, çaresizliğin eline geçmiş hayatlar....okunması dileği ile....ben çok sevdim :)
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018899 okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Stefan Zweig' in bu kitabı sanırım pek bilinmiyor. Ben de tesadüfen okudum ve yazarın kalemine hayran kaldım. Bundan önce Ayışığı Sokağı kitabını okumuştum hikayelerden oluşuyordu ve kısaydı bu yüzden ona kayıtsız kaldım diyebilirim ama bu roman benim için; ruh tahlilleriyle, olaylarıyla, karakterleriyle bir harikaydı. Kitabımız, posta memuresi olan Christine adlı kızın yıllardır görüşmediği teyzesinden, onu 2 haftalık İsveç tatiline davet eden bir telgraf gelmesi ile başlıyor. Ayrıca 1. Dünya Savaşı' ndan sonraki yılların Avusturyasını da gözler önüne seriyor. Konu bu kadar sanmayın sonrasında da bazı olaylar oluyor kitap hız kesmeden devam ediyor... Eğer yazarın kalemini daha çok tanımak isterseniz bu kitap çok uygun. İyi günler :)
Postacı Kız
Postacı KızStefan Zweig · Martı Yayınları · 2018899 okunma

Yazar Hakkında

Stefan Zweig
Stefan ZweigYazar · 187 kitap
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti. I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı. Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu. Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.