Mustafa Kemal'i Atatürk Yapan Süreçler Ve Birikim

Dehanın Kodları

Ali Güler (Akademisyen)

Dehanın Kodları Gönderileri

Dehanın Kodları kitaplarını, Dehanın Kodları sözleri ve alıntılarını, Dehanın Kodları yazarlarını, Dehanın Kodları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emekli Büyükelçi Dr. Bilal Şimşir, konuyla ilgili çok önemli bir bildirisinde Atatürk'ün yurt dışından getirttiği kitaplarla ilgili yazışmaları Londra, Paris, Roma ve Viyana Büyükelçiliklerimiz arşivlerinde bularak incelemiştir. Sayın Şimşir şunları söylüyor: "Bu yazışmalar arasında bir nokta özellikle dikkat çekicidir. O da şudur:
Sayfa 121 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Atatürk Kitaplığı'nın ilk çekirdeğini İstanbul'dan saraylardan seçilip getirtilen devlet yönetimine ilişkin seçme eserler oluşturmuştur. Ardından kimi resmi kurumlardan ilgili kitaplar derlenerek kitaplık zenginleştirilmiştir. Atatürk, gerek gördüğü ve önemsediği eserleri, doğrudan almak ya da aldırmak yollarıyla Cumhurbaşkanlığı'na kazandırmıştır. Bir dönem, Paris'ten oldukça yüksek sayılarda, dönemin en saygın eserleri getirtilmiş, bunu dünyanın önemli kültür ve yayın merkezleri izlemişlerdir.
Sayfa 120 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir yabancının Atatürk Müze Köşkü'nü ziyaret ettikten sonra Müze anı defterine içtenlikle yazdığı "Büyük Atatürk, bu kadar küçük binadan, bu kadar büyük bir ulusu nasıl yönettiniz…" cümlesinde ifade ettiği gibi, Atatürk'ün 1921-1932 yılları arasında hem konut, hem Cumhurbaşkanlığı Makamı olarak kullandığı ve bugün "Atatürk Müze Köşkü" olarak adlandırılan yapı, toplam 500 metrekare dolayındadır ve iki kattan oluşmaktadır.
Sayfa 118 - Truva YayınlarıKitabı okudu
O kadar çok kitap ısmarlar ve o kadar çok hediye kitap gelirdi ki; ama maalesef ömrü vefa etmedi.
Sayfa 117 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Fransa'dan özel olarak getirtilen bu kitapların hemen hemen çoğu tarihle ilgili kitaplardı. Bu kitaplar öylesine çok geliyordu ki, adeta kütüphanede yer kalmamaya başlamıştı. Bir gün içeri girdi ve benim kitaplara yer bulmam için yaptığım adeta boğuşmayı görünce 'Nuri, oğlum ne bu telaş, kitaplar içinde kaybolmuşsun' deyice ben de 'Paşam koyacak yer zor buluyorum, siz istediğiniz zaman zorlanmaktan korktuğum için tasnif için çalışıyorum ama zor oluyor. Acaba ilave bir kitaplık yapılması mümkün olur mu?' deyince şöyle bir durdu, düşündü, sonra 'sen şimdi kahvemi söyle de bir düşünelim' dedi. Hemen kahvesini söyledim kaldığı yerden kitabını okumaya başladı, kahvesini içti, okudu, okudu.
Sayfa 114 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Kütüphanecisi Nuri Ulusu anılarında Kütüphane'nin genişletilmesi hakkında şunları anlatıyor: "Atatürk'ün Kütüphanesi, Çankaya'da eski köşkünün içinde, köşe bir odaydı. Bir kısmı camlı, bir kısmı da kapalı dolaplarla kaplıydı. Her konuda, yani askeri, tarihi, edebi, hukuk kitapları, ama en çok tarihi kitap bulunurdu.
Sayfa 114 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İlk İstanbul seyahatine giderken istediği kitaplar o kadar fazlaydı ki, karton kutular buldurup kütüphaneye getirtmiştim, tam içine kitapları doldurmak üzereyken Atatürk kütüphaneye geldi ve ne yaptığımı sordu, 'istediğiniz kitapları karton kutular aldırdım, onların içine koydurup özel trene naklettireceğim' deyince, 'dur biraz bekle' dedi. Kitap adedine şöyle bir baktıktan sonra kütüphaneden çıktı, odasına gitti. Biraz sonra, bir baktım iki tane cephane sandığını, Muhafız Alayı erleri getirip kütüphaneye koyuverdiler ve gittiler. Ne olduğunu anlamadan, bakıp dururken Atatürk içeri geldi, benim şaşkın şaşkın baktığımı görünce, 'Ne o Nuri oğlum, şaşırdın değil mi? Şaşırma, şaşırma, savaşta bunlarla cephane taşıdık, sen o zamanlar çocuktun, bilemezsin, bu sandıklar benim için çok önemlidir. Şimdi savaş bitti, yeni bir savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve okumakla, kitapla olur; işte şimdi cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy, bu sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini artık kitaplar alsın' dedi.
Sayfa 111 - Truva YayınlarıKitabı okudu
"Kitaplara Özel İşaretler Koyuyordu"
"Kitap okurken altını muhakkak kırmızı kalemle çizerek önemli hususları belirtirdi. Önemli olmayan yerleri ise ya mavi ya da kurşun kalemle çizerdi. Ama müthiş bir hızlı okuma tekniğine sahipti. Normal kalınlıkta bir kitabı başkası iki günde okur bitirirse o bir gecede bitiriverirdi. Bazen de sadece o kitabın kendisini ilgilendiren bölümlerini ayırıp okur geçerdi. Ama ilgilendiği onu meraklandıran kitabı eline geçirdi mi kesinlikle bitirmeden sabaha kadar uyumazdı. Okuduğu kitapların ve de kütüphanedeki kitapların bakımına çok özen gösterirdim, bu da onun hoşuna giderdi. Okuyarak, yarım bırakıp, ertesi gün okuyacağı kitabın yarım kalan sayfasını, herkesin yaptığı gibi kesinlikle kıvırmazdı. O görev benimdi. Bıraktığı yerden ben işaretlerdim. Ertesi gün, gelip istediği zaman kitabı çıkarır, sayfasını açar ve önüne koyuverirdim. Şöyle alttan bir bakardı. Hoşuna giderdi. Kütüphanemizdeki kitapları arkadaşları veya bir başkası da okurken, kibarca sayfalarını kıvırmamaları için ben bizzat ikaz ederdim. Çünkü bu sayfa kıvırmaya çok kızardı. Son okuduğu kitabı, son bıraktığı yerden hep saklar ve her an hazır beklerdim. Nerede, ne zaman kitabı isteyeceği belli olmazdı, kitap onun her şeyiydi. Yalnız kütüphanede değil, yemekte, ziyafet sofrasında, trende, arabada, deniz kenarında, odasında istirahatta, uyumadan yatak odasında her zaman müsait olduğunda devamlı okur, okurdu. Tabii ben de her zaman hazır ve nazır yanında…"
Sayfa 110 - Truva YayınlarıKitabı okudu
Nuri Ulusu anlatıyor,
Hatırladığım kadar 1932 veya 1933 yılının yılbaşı gecesi, Milli Eğitim Bakanı o sırada yeni basılan üç ya da dört tane kitabı Atatürk'e yılbaşı hediyesi olarak getirmiş, vermişti. Çok mütehassis olmuş ve bakana teşekkür edip, 'keşke diğerleri de böyle hediyeler getirseler' diyerek, diğer bakanlarına da imada bulunmuştu. Sonra da beni çağırtarak, 'Nuri oğlum bunları al kütüphaneye götür, ama masamda dursun okuyacağım' diye emrini vermişti. Tahmini beş bin kadar kitaptan büyük bir çoğunluğunu kesin okumuştur."
Sayfa 109 - Truva YayınlarıKitabı okudu
"Tam Kırk Bir Saat Çalışmışlardı"
"Atatürk, herhangi bir mevzuda çalışırken, mevzuu ne olursa olsun, gayet dikkatli, sakin, sükünetle ve de çok sessiz çalışırdı. Çok sık sigara içerdi. Bilafasıla yaptığı bu çalışmalarda yemek dahi yemezlerdi. Sadece ben veya o sıra yanında olan kişilerin ricalarıyla bir dilim kızarmış francala yer, bir bardak da ayran içerlerdi ama her saat başı yarım kesme şekerle pişirilmiş moka kahvesinden de bir fincan içerdi. Hiç aralık vermeden kırk saat çalıştığını bilirim. 1937 yılında TBMM'de okuyacakları devlet programlarının hazırlanması esnasında, yemeden, uyumadan tam kırk bir saat çalışmışlardı. Bilhassa Şark'ta inşa ettirmek tasavvurunda bulundukları Doğu Üniversitesi için, Milli Eğitim işleri arasında irat buyuracakları bu olayın üzerinde hassasiyetle durmuşlardı "
Sayfa 108 - Truva YayınlarıKitabı okudu
204 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.