Ve Neş'em doğduğunda, onu kollarıma aldım; çatıya
çıkıp haykırdım: "Gelin komşularım, gelin görün, bugün
içimde Neş'e doğdu. Gelin ve güneşe gülürnseyen şu mutlu
şeye bakın!"
Ama komşulanından hiçbiri Neş'e'yi görmeye gelmedi,
çok şaşırdım.
Ve yedi ay boyunca her gün, çatıdan Neş'emi haykır-
dım - ancak hiç kimsenin umcunda değildik. Neş'e ve ben,
kimse bizi merak etmeden, ziyaretimize gelmeden, yalnız
kalakaldık.
Derken, Neş'e sararıp soldu ve yoruldu; çünkü benim
kalbirnden başka hiçbir kalp onun güzelliğini görmedi, be-
nim dudaklarırndan başka hiçbir dudak
Meczup onun dudaklarını
öpmedi.
Sonunda, Neş'e yalnızlıktan öldü.
Şimdi de, Neş'emi, sadece ölü Hüznümü hatırlarken
hatırlıyorum. Ne var ki, hatıra, rüzgarda bir an fısıldaşan
ve sonra sesi hiç duyulmayan bir güz yaprağından başka
nedir ki!
Yolumuza devam ettik. Kayaların arasında otlarla kaplı bir yerde, başını kuma gömmüş bir adam vardı. “Burada yıkanabiliriz, o bizi göremez,” dedim ruhuma.
“Hayır, binlerce kez hayır,” dedi ruhum. “Bu gördüğüm insanların en kötüsüdür. Ruhunu gizleyen tam bir softadır.
Halil Cibran Halil Cibran meczup adlı eserinde felsefik açıdan yazdığı bir eserdir. Meczup'da toplum önünde büründüğü maskelerden kurtulup gerçek benliğini kucaklamayı Başaran insanları anlatır..