İstanbul’da Hacı Ahmet Bey adında bir bey yaşardı. Varlığı , bilgisi, efendiliği ile kente ün salmıştı. Gününü kütüphanede kitap okuyarak, kalan zamanını da oğluna ayırırdı. Oğlu Veli babasının üzüntü kaynağıydı, velinin en kötü huyu savurganlığıydı. Yaşı 20 olduğunda ne bir kazancı ne de bir mesleği vardı. Babası üzüntüden yatağa düştü ve oğlunu yanına çağırarak öğütlerde bulunuyor. Diyor ki: "Savurganlıktan vazgeç, eğer yokluğa düşersen sakın konağı satma. Eğer konağı satacak duruma düştüğün gün tavandaki halkaya ip geçir iki ucunu beline bağla ve kendini boşluğa bırak,"dedi ve soluğu tükendi. Zamanla babasından kalan her şeyi tüketti. Aradan bir kaç yıl geçti ve yokluk içinde kıvranmaya başladı. Artık arkadaşları arayıp sormuyorlardı. Hatta "Deli Bey babanın onca varlığını nasıl yiyip bitirdin,"diye dalga geçiyorlardı. Artık yaşama fazla dayanamayacağını anladı. Konaktan başka satacak bir şeyi kalmadı ve babasının son isteğini yerine getirmek için babasının odasına gitti. Tavandaki halkaya ipi geçirerek beline doladı, tavana tırmanmaya başladı, tavandaki tahta kırılıp başına altın yağmaya başladı. Deli Bey ağlayarak babasının mezarına koştu "bana yaptığın son iyiliğin değerini bileceğim diyerek dua etti. Tavandan dökülen altınlarla konağı yeniden döşedi. İyi bir iş kurdu çalışmaya başladı. Boş zamanlarında kitap okuyarak kendini yetiştirdi ve babası gibi saygılı, görgülü, hayırsever bir bey oldu. stanbul’da Hacı Ahmet Bey adında bir bey yaşardı. Varlığı , bilgisi, efendiliği ile kente ün salmıştı. Gününü kütüphanede kitap okuyarak, kalan zamanını da oğluna ayırırdı. Oğlu Veli babasının üzüntü kaynağıydı, velinin en kötü huyu savurganlığıydı. Yaşı 20 olduğunda ne bir kazancı ne de bir mesleği vardı. Babası üzüntüden yatağa düştü ve oğlunu yanına çağırarak öğütlerde bulunuyor. Diyor ki: "Savurganlıktan vazgeç, eğer yokluğa düşersen sakın konağı satma. Eğer konağı satacak duruma düştüğün gün tavandaki halkaya ip geçir iki ucunu beline bağla ve kendini boşluğa bırak,"dedi ve soluğu tükendi. Zamanla babasından kalan her şeyi tüketti. Aradan bir kaç yıl geçti ve yokluk içinde kıvranmaya başladı. Artık arkadaşları arayıp sormuyorlardı. Hatta "Deli Bey babanın onca varlığını nasıl yiyip bitirdin,"diye dalga geçiyorlardı. Artık yaşama fazla dayanamayacağını anladı. Konaktan başka satacak bir şeyi kalmadı ve babasının son isteğini yerine getirmek için babasının odasına gitti. Tavandaki halkaya ipi geçirerek beline doladı, tavana tırmanmaya başladı, tavandaki tahta kırılıp başına altın yağmaya başladı. Deli Bey ağlayarak babasının mezarına koştu "bana yaptığın son iyiliğin değerini bileceğim diyerek dua etti. Tavandan dökülen altınlarla konağı yeniden döşedi. İyi bir iş kurdu çalışmaya başladı. Boş zamanlarında kitap okuyarak kendini yetiştirdi ve babası gibi saygılı, görgülü, hayırsever bir bey oldu.v
Yazar:
Gülten Dayıoğlu
Gülten Dayıoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 49 dk.Sayfa Sayısı: 64Basım Tarihi: Ocak 2000Yayınevi: Altın Kitaplar
ISBN: 978-975-405-808-6Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
64 syf.
5/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
İçerisinde altı farklı öykü bulunmakta ve hemen hemen hepsi de çok hızlı ilerleyip son buluyor. Çocuk kitabı yazmak konusunda beni düşündüren bir kitap oldu, galiba ilk kez garipsedim. İnsan neden kafasından hikayeler uydurup anlatma isteği taşır ki?! Hele de çocuklara...
Deli Bey
Deli BeyGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 200092 okunma
Reklam
64 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Resimli düzeyli akıcı bir çocuk kitabı. Çocukluğunu özleyen Fadiş 'le büyüyenler için güzel bir kitap. Yeni nesil için biraz yabancı gelecek bir hayatla tanışmalarını sağlayabilir
Deli Bey
Deli BeyGülten Dayıoğlu · Altın Kitaplar · 200092 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.