25 yılın üzerinde süregelmiş olan şiir ve edebiyat hikayesinde Gülten Akın, genel anlamda şiirleriyle hatırlanan bir yazar/şair'dir. Onu şiirleriyle hatırlamamızın ana nedeni de buğulu anlatımlardan açık anlatıma doğru bir yol çizerek alanında oldukça özgün olması yatmakta elbette. İkinci yeni akımının hakim olduğu bir dönemde özgün kalabilmiş, bu akımın dışında tutarak kendisini, toplumcu-gerçekçi bir kimlikte şiirlerini yazmış olması onu değerli kılan diğer faktörlerden. Deli kızın türküsü eserinde de bu izleri birer tarihi anekdot okuyormuşcasına hissetmek mümkün.
Şiirleri o kadar kendisini yansıtır ki özel hayatında yaşadığı sorunlar ve dertler şiir tarzına da yansımış, kimi zaman açık anlatımdan imgeci ve çok anlamlı şiir anlayışına geçtiğini de görmek mümkün Gülten Akın'ın.
Deli Kızın Türküsü eseriyle de aslında kendinden bahseden şair, kendinden yola çıkarak şiirlerini toplumsallaştırmıştır. Bu durumda pek de bireysel ve ben odaklı şiirleri olduğunu söylenemez. Keza Gülten Akın bu eseriyle, kadın unsurunu başat bir öge kabul ederek, kadının sesi olmuştur toplumsal anlamda... Ataerkinin kadına yüklediği edilgenlik halini, ötekileştirilmişliği ve bu soyutlanmaların kadında yarattığı ''yalnızlık'' hissini ele alıyor. Bunu yaparken post modern dünyanın insanı yalnızlaştırması, kültürel değerlerini yozlaştırması ve geçmişin sorgulanması olguları çerçevesinde şiirlerini oluşturmuştur. bir 'ben' öyle toplumsaldır ki Gülten Akın'da hayran olmamak elde değil....
Okuyunuz, okutunuz.