Deliler : Osmanlı'nın Muhteşem Süvarileri

Abdullah Turhal

Quotes

See All
... öylesine cesur hareket ederlerdi ki, insanları gölgelerinin bile öldürücü olduğuna inandırmışlardı.
Hz. Muhammed'in siyah kumaştan olan en ünlü sancağına kartal anlamına gelen 'ukab' adının verilmesi şaman kökenli kartal motifinin, İslam dinine geçen Türklerce yüceltilmeye devam edildiğinin kanıtıdır.
Sayfa 40
Reklam
deliler
askerlere neden deli denildiği eski kaynaklarda ortaya çıkıyor. Fransız Malet XVII. yüzyılda basılan eserinde, bu askerlerin adının nereden geldiğini şöyle açıklıyor. bunlar öyle cesurdurlar ki bir tarafın hizmetine girdikten sonra, onları vazgeçirebilecek hiçbir ceza korkusu yoktur. bu nedenlerden dolayı Tükler onlara Deli adını vermişerdir ve bu ad, dillerine ''gözü pek'' anlamına gelir.
Sayfa 27 - doğan kitapKitabı okudu
“Şamanizmden aktarılan ve İslamiyet’in kabulünden sonra da pek çok olayda ve hikâyede anlatılan, bir hayvanın kılığına (donuna) girme, kartal gibi giyinerek onun gibi kutsal, yiğit ve kimsenin karşısına çıkmaya cesaret edemediği usta bir avcı, savaşçı gibi olabilmeyi ummak delilerin neden böyle giyindiği konusunda tatmin edici bir açıklamadır. Delilerin kalkanlarında görülen tırnak, pençe ve kartal kanat-tüy motiflerinin de şaman davulu üzerine çizilen benzer motiflerden, yani şaman geleneğinden kaynaklandığını kuvvetle düşündürüyor.” (s42-43)
Sadakat gösterisine de bakın!
“Ocağa kabul edilirken, cenkte, muharebe meydanında defalarca cesaretlerini ve Osmanlı sultanına sadakatlerini ispatlamış olan deliler, bunu savaş dışında, sadece gösteri amaçlı olarak sergilemekten de çekinmiyorlardı. Bu tarz bir gösterinin bilinen en önemli örneği 1582 tarihinde yaşanmıştır. Sultan III. Murad’ın oğullarının sünnet şenliklerinde, bir grup deli, sultanın önünde hem binicilik maharetlerini sergilemiş hem de daha sonra çıplak bedenlerine sapladıkları çeşitli kesici aletlerle, dayanılmaz acılara dayanabildiklerini ve ordu-yı hümayunun başkomutanına, devletin tek sahibine olan ölümüne sadakatlerini göstermişlerdir.” (s52)
Reklam
Çaresizlikten doğan tabor savaş taktiği ve Osmanlı’ya adaptesi,
“...Bu uzun süren savaşlarda birbirleriyle karşılaşan farklı kültürler, birbirlerini her alanda etkiledi. Askeri alanlarda bu etkileşim oldukça kuvvetli oldu. Örneğin, bizim Yanko ya da Hünyadi Yanoş dediğimiz, Macar kral naibi ve savaşçısı Hunyadi János tarafından başarıyla uygulanan ‘tabor’ adı verilen, ateşli silahlarla donatılmış korunaklı at arabaları kullanılması taktiği, Osmanlı ordusunu ilk önce şaşırtmıştı. Varna Savaşı öncesi, Hünyadi Yanoş’un Osmanlı karşısında kazandığı zaferlerde bu taktiğin büyük payı vardı. Bu savaş yöntemi, ağır şövalyelere karşı, elinde sadece askerlikle alakası olmayan köylüler bulunan Bohemyalı Husçu komutan Jan Zizka tarafından bulunmuştu. (...) İlk şaşkınlığı üzerinden atan Osmanlı, çok kısa süre içinde bu taktiği benimsedi ve kendine uygun bir halde kullanmaya başladı. Osmanlı ordusu da artık piyadeleri top arabalarının ortasına alarak, yani tabur cengi taktiğini uygulayarak savaşıyordu. Birbirlerine zincirle bağlanan toplar veya arabaların arkasında etkili ateşli silahlarıyla bekleyen Osmanlı piyadesi böylece düşman süvari saldırılarına aldırmadan ölümcül bir ateş üstünlüğü kazanarak düşmana önemli kayıplar verdiriyordu.” (s58-59)
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.