Thomas More’a ithaf ettiği bu kitabında Erasmus sanırım More’un kurduğu harika Ütopya’ya ne kadar uzak olduğumuzu bizzat anlatmak istemiş.
Aklınıza gelebilecek her şeyle, önemsediğiniz ya da önemsemediğiniz, sevdiğiniz ya da sevmediğiniz, dünyaya ait olan her şeyle alaycı bir dille konuşarak, eleştiri yaparak bir miktar da kendini Tanrı yerine koymuş. Fakat alaycı dili o kadar akıcı ki aslında kendimi eğlenerek okurken buldum çoğu zaman.
En çok hoşlandığım nokta ise, delilere ayrı gözle bakan toplumu, dinbilimcileri, hükümeti... acımasızca eleştirmesi ve onlara karşı, onların yaptığı tutarsızlıklara karşı delileri övmesi oldu. Zaten adından da anlaşılacağı gibi gerçekten deliliğin övüldüğü, mitolojiden, kutsal kitaptan, önemli insanlardan alıntılarla desteklendiğini okurken de göreceksiniz.
İçinde bir miktar delilik bulunan herkesin, ki Erasmus’a göre herkeste fazlasıyla var, okuması dileğiyle...