Rica ederim söyleyiniz, insan kendinden nefret ederse birini sevebilir mi? Kendi kalbi ile barışık olmazsa başkalarıyla iyi geçinebilir mi? Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?
Müthiş çirkin bir kadınla evli bir adam gudubet karısını güzellikte Venus ile yarıştırmaya kalkışırken kadın gerçekten güzeller güzeli olsa daha mı çok şey kazanırdı? Sanki Apelles veya Zeuxis elinden çıkmış gibi üzerine kırmızı ve sarı renkler serpiştirilmiş bir ahşap parçasına büyülenmişçesine bakakalan fakir, onca parayı bunlardan birinin
Bir Yunan atasözü şöyle der: "Erguvana büründüğünde bile maymun, maymundur." Bunun gibi bir kadın da -kendini gizlemek için istediği kadar çaba göstersin- her zaman kadın yani delidir.
Çocukluğu ve gençliği avucundan kayıp gitmiş, onca bilimi öğrenecek diye kıymetli yaşamı uykusuz gecelerde kafa patlatmakla geçmiş biri olacaktır bu ister istemez. Ona baktığınızda yine yaşamı boyunca neşe kadehinden bir yudum olsun içmemiş, her zaman eli sıkı, yoksul, kederli, içine kapanık olduğu gibi, kendine karşı hırçın ve insafsız, etrafındakilere karşı ise usandırıcı ve aykırı bir adam göreceksiniz. Dahası soluk benizli, sıska, hastalıklı ve yarı kördür; zamanından önce yaşlanmış, hayattan elini eteğini çekmiştir - şimdi sorarım size: Zinhar yaşamamış birinin ölmesi de ne demek oluyor? Alın size bilge tasviri!