Sanki böyle bir geçmişleri yokmuş gibi Hitler'den nefret ediyorlar :D
Kötü giden hasattan salgınlara kadar bütün tersliklerden cadıları ve Yahudileri sorumlu tutma adeti on üçüncü yüzyılda baş gösterdi; toplumun refahı için katledilmeleri toplumsal bir uygulamaya dönüştü.
İnsan ilişkilerinin birkaç değişmez 'kuralı'ndan biri, bir otorite altında ezilenler kadar ezenlerin de yabancılaşması ve insanlıktan çıkmasıdır. Böyle bir ilişkide ezilen insan pasifleşir; bir eşyaya dönüşürken karşısındaki megalomanlaşır, kendini Tanrı zanneder. İlki bir insan müsveddesine dönüşürken, ona bunu yapan da bir Tanrı müsveddesine dönüşür, sonuç genellikle bir şiddet patlamasıdır. Kurban intikam için adam öldürebilir, zorba ise çözümü intiharda bulur. ABD'de intihar oranı en yüksek meslek grubunun psikiyatristler olmasında zannediyorum bunun bir payı vardır.
Aklın hükmünün olmadığı devirlerde tiran, zafer aşkıyla şehirleri dümdüz eder, düşmanlar halka açık meydanlarda vahşi hayvanların önüne atılır, fatih esirlerin koşulduğu arabalarla geçerken sokaklarda bayram edilirdi. Günümüzde bunları akıl almaz cinayetler olarak görüp lanetliyoruz. Bu alenen işlenmiş insanlık suçlarını kınarken yargımızda en ufak tereddüt yok. Fakat iş gelip özgür bir ülkenin bayrağı altında barınan esir kamplarına, filantropi denen bilimin akladığı ya da bazı üstün insanların herkes için uygun gördüğü kıyımlara dayanınca, o mutlak yargı gücümüz sanki sakatlanıyor.