İstanbul’da yalnız yaşayan ve yazar olmak için daktilosuyla yazılar yazan, aynı zamanda reklamcılık yapan Cem, kendi romanını yazmak istemektedir. Fakat ajansta çalışmak ve İstanbul trafiği ile yazmaya vakit bulamazken sağlık problemleri de engel olmaya başlar. Maalesef çok içki içen, yalnız bir adamdır. Bu arada yakınlarını da tek tek toprağa verirken, roman yazmayı iyice kafaya koyar. Yaşadığı kalabalık şehirde yalnızlık çekmekten sıkılarak ajans hayatına bir son verip, İstanbul’u terk ederek memleketine, İzmir’e dönmeyi kafaya koyar. Ölümsüz olmak yerine sadece anlaşılmak istemektedir.
Yazarın kendi hayatını otobiyografik biçimde ortaya koyduğu ve kendi içinde yaşadığı duyguları aktardığı bir roman. Her satırda hissettiği bıkkınlığı, yalnızlığı, okuyucuya harika yansıtmış yazar. Kendi hayallerini de yaşamak isterken hayata karşı duruşu, mecburiyetleri, umudu, şahane yansımış romana. Özellikle yazarın yaşadığı yalnızlığı her sayfada hissedebiliyorsunuz. Biyografik hikayeleri seviyorsanız kaçırmamanız gereken bir roman. Tavsiyemdir.
#DelirmeminArgosu
^
^
#alıntı
İnsanın diğer insanlar arasındaki gücünü bilgisi değil, kazandığı paranın miktarı belirliyordu ve bu düzeyde para kazanamadığım sürece elimden hiçbir şey gelmezdi. İnsanlar paraya tanrılarından daha fazla tapıyorlardı. Parası olmayan birini gözden çıkarmak her zaman kolaydı.
^
İnsan her duyguya alışmak için yaratılmıştı.
^
Yaşam kısaydı ama yinede her şeyi ağırdan almamız gerekiyordu.
^
^
kanonkitap @yazarcemkarabay #bloghemsire #otobiyografi