"'İnsanın doğuştan mutluluğa, eksiksiz bir saadete ve zevke hakkı olduğu konusunda genel bir kabul söz konusuydu. Tüm insan faaliyetlerinin amacının bu olduğu düşünülüyordu. Burjuva ruhu, bu anlamda çok net bir değişikliği de beraberinde getirdi: Mutluluk ve saadet, hayatın kuşku götürmez amacı olmaktan çıktı ve değerler cetvelinde birinci sırayı başka bir şey aldı: ödev."