Distopik dünyasının ilk öncülerinden sayılan Demir Ökçe, aynı zamanda sosyalist ve kapitalizmi de içeren bir kitap. Jack London'un kalemini çok sevdiğim için kitabın akışı bana akıcı geldi. Her distopik kitap gibi ağır fakat yazarın aktarımı çok kolay olduğu için akıcı bir şekilde kirabı okumuş oluyosunuz. Aynı zamanda çeviriyi de çok beğendim.
Kitapta Jack London'un ileri görüşlülüğüyle karşılaşmış oluyoruz aslında çünkü 20.yüzyılı düşünerek yazmış. Kitapta ki olaylara bakınca da gerçekten günümüzde ki çoğu şeyin yaşandığını görüyoruz. Şaşırarak okudum diyebilirim..
#neokudum
Ernest Everhard, emekçileri savunan ve devrim yapmaya öncelik gösteren genç bir adamdır. Bir davette Avis ile karşılaşır ve birbirlerinden o gün etkilenirler. İleride bir evlilik yaparlar fakat Ernest etrafında o kadar sevilmezki, Avis ve ailesi de dışlanmaya başlar. Bir devrim gerçekleşir. Avis bir eve sığınır ve tüm yaşananları en başından kaleme almaya başlar. Yazılanları yok etmesinler diye de bir meşe ağacının altına gömer. Yıllar sonra yazılanlar bulunur ve biz Avisin anlattıklarını okumaya başlarız.
Kitabın sonlarına doğru çok hüzünlendim, her Distopik eserde olduğu gibi
Uzun, zevkli ve siyasi öğesi fazla olan bir kitaptı. Ezilen ve ezenin hikayesiydi. Faşist devlet yapılanmasına karşı bir sosyalizmin direnişini okuyoruz. Sevdiğiniz alanlar ise mutlaka okumanızı öneririm