Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör

Arno Gruen

Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör Gönderileri

Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör kitaplarını, Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör sözleri ve alıntılarını, Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör yazarlarını, Demokrasi Mücadelesi: Radikalizm, Şiddet ve Terör yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İtaate dayalı bir eğitim empati yetisini frenliyor ya da hasara uğratıyor. Bu durumda, insana özgü empati yetisine dayalı bir ge­lişime imkan verilmediğinden, böyle bir eğitim anlayışı bir yandan da kimliğin otoriteyle özdeşleşerek oluşma­sına zemin hazırlıyor.
Burada ürkütücü olan, otorite ve itaat temelinde eğitilmiş insan­ların bir demokrasiyi ne denli istikrarsız hale getirdikle­ridir. Demokrasiyi gerçekten yüreklerinde barındıran -diğerlerininse, demokratik bir özün eksikliğini toplu­mun yarısından fazlasının karşısında dengeleyebilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerekir.
Reklam
toplumsal koşulların istikrarsızlaştığı durum­larda, korku ve kendine acıma nedeniyle otoriter düşün­ce ve anlayışa teslim olma eğiliminin temelinde, daha çocuklukta şekillenen içselleşmiş bir konformizm var­dır. Umudumuz gerçek bir kimliğe sahip olanlardadır.
Dayatılmış davranış biçimlerinden uzak­laşma korkusu, uygarlığımızı belirleyen itaatin yapısına iyice kök salmıştır. Aşırı sağ, bu korkuyu körükler ve tahrik eder. Böylece, onaylayıcı suskun kalışlarıyla, acımasız eylemlerinin meşruluk kazanması için sağ kesime hizmet eden konformistler ve uyumlular kitlesinden olu­şan sessiz çoğunluğu ön plana çıkartır.
insani temas kurma olasılığı bulunan herkesi, Yahudileri, Çingeneleri, Asyalıları, si­yahları; kendilerini korkutan ortak insani yanı ezebil­mek, sakatlayabilmek, yok edebilmek için farklı ve ya­bancı olarak sınıflandırdıkları herkesi tehdit olarak gö­rürler. Bu insanlar kendilerine acınması için yalvarırlar, çünkü böylece şiddetlerini, kendilerine yasaklanmış ola­nı, yani insani yanı içlerinde yeniden uyandırdıkları için korku verici buldukları kişilere yöneltmekte kendilerini haklı görebilirler. Böylesi insanlar bu yüzden öldürme zorunluluğu hissederler, çünkü ancak bu şekilde ayakta kalabilirler; ancak bu şekilde kendilerinin de sevgi, şef­kat ve sıcaklık açlığı içinde birer insan oldukları korku­sundan kurtulabilirler.
Şiddet yanlısı gençlerin psikolojik bozukluklarının iyileştirilmesinde sevecenliğin pek de katkısının olmadığı açık; duygudaş­lık kesinlikle gerekli olduğu halde. Etkili olacak tek şey, şiddet karşısında kesin bir biçimde hayır diyen istikrar­lı bir tavırdır. İnsaniyetleri hasar almış bu kişilere anla­yışla ve dostça yaklaşmak, bu yaklaşımı zayıflık olarak görecekleri için onlarda sadece kendi tutumlarının hak­lı olduğu duygusu yaratır.
Reklam
Kişi, itaati ideal düzeyine çıkartarak kendi köleliğini pekiştirmiş oluyor ve bu da kimlik oluşumu hasar görmüş bu insanın kendi kendine ihanetiyle so­nuçlanıyor: İktidar ve itaati yücelten, ama gerçek anlam­da yansıtmayan bir law-and-order toplumu maskesi ar­dında, insan özünde faşist bir ideolojinin gönüllü uşağı oluyor.
Bu güçlü adam arayışının ardında otoriteyle özdeşleşme, otoriter bir ba­banın gerisinde ezilme ve bunun sonucu olarak her tür­lü iktidar karşısında geliştirilen sadakat yatıyor. Bu tür insanlar acı duymayı da zayıflık olarak küçümserler ve duygudaşlıktan uzak kalırlar.
Çocukken anne-babalarıyla sevgi ilişkisi kuramadıkları için kendilikleri silinmiş insanların sahip olduğu değer­sizlik duygusu, bu değersizlik duygusuna karşılık vere­cek bir ortama gereksinim duyar.
Albert Einstein şöyle demişti: Dünya kötü­lerin değil, kötülüğe göz yumanların tehdidi altında.
892 öğeden 591 ile 600 arasındakiler gösteriliyor.