Evli kadınlar gıpta edilen birey statüsü konusunda en az iddiaya sahip olanlardı ve çok yakın bir zamana kadar kocanın himayesi
altında olma doktrini onların yasal bir konuma sahip olmalarına önledi.Bir kez evlendikten sonra kadınlar kişi olmaktan çıkıyorlardı.Her zaman kendi kurallarını koruyan aristokrasi
nin dışında, kalan kadınlar kendi adlarına mülk sahibi olamıyorlardı;
sözleşme yapamıyorlar ya da kendi adlarına mahkemeye gidemiyorlardı;
kocalarına karşı hiçbir hakları yoktu.
çocukların vesayeti konusunda hiçbir iddiaları olamazdı.
Kadın hareketini,bir katılımcı demok
rasi deneyimi olarak ele almaktadır.
Kadın kurtuluş hareketi 1960’ların ve 1970’lerin radikalizmiyle büyük bir uyum içinde,hiyerarşilere karşı karar
lı bir saldırı başlattı,önderlerle yol gösterenler arasındaki ayrıntıları eleştirdi ve feminist starların gelişmesine karşı çıktı.Kadınlar hareketin içinde uzmanlığı paylaşma
ya ve etkili konumları dönüşümlü hale getirmeye çalıştılar;katıldıkları başka mücadelende gündelik yaşamı demokratikleştirecek halka yakın bir katılım yaşamını benimsediler.Feministler katılımcı kampta yer aldılar.Ama bu noktaya tartışmalar,huzursuzluklar ve yeniden
değerlendirmelerle varıldı.Ortaya çıkan güçlükler önemlidi.Daha eşit ve etkin katılım savlarını baltalamadılar.
Atina demokrasisi yurttaşlık hakları ve sorumluluklarını bir azınlıkta sınırlandırmıştı ve mülkiyete dayalı ayrıcalıkla bir ilişkisi olmadığı halde
kadınları,göçmenleri. Ve köleleri dışlıyordu.John Locke mülkiyet boyutunu ısrarla vurgularken tüm klasik liberaller adına konuşuyordu.
On yedinci ve onsekizinci yüzyıl kuramcıları için önemli olan bireyler mülkiyet sahibi adamlardır. Hükümet onların çıkarlarına hizmet etmek üzere yaratılmıştı.Birey oldukları kabul edilmeyenler böylelikle çifte bir yoksullukla karşı karşıyaydılar,demok
ratik katılım talebinde bulunamaya
camları gibi,kendilerine ait çıkarlar
olarak öne sürebilecekleri çıkarları da yoktu.Çocuklar dışarıda kalıyordu.De
liler altında sınıflanan kadınlar dışarda ,hizmetçiler ve erkeklerin altında sınflanan kadınlar da dışarıda kalıyordu.
Uzun ve güçlüklerle dolu reform mücadelelerinde,kadınlar kendilerinin de birey olduklarını; kişilik,mülkiyet ve
çocuklar üzerindeki kişisel hakları er
keklerle paylaşmaları gerektiğini; ka
mu rızasının verilmesinde erkeklere
katılmaları gerektiğini vurguladılar.