İnanç, ruhumuza bastırılan bir damga gibidir; Ruh ne kadar yumuşak olur, ne kadar az karşı koyarsa, ona bir şeyi mühürlemek o kadar kolay olur. Hele ruh bomboş olursa, ilk inandırmanın ağırlığı altında daha da kolaylıkla eğiliverir.
Sokrates'in karısı, havayı ağırlaştıracak şekilde bağırıyordu: "Şu kötü yargıçlar onu haksız yere mahkum ettiler!" Bunun üzerine Sokrates yanıt veriyor: "Peki, haklı yere mahkum olmamı mı isterdin?"
Derdi ki; "İnsan hayatının normal amacı, dört mevsimde de, yani hayatın dört çağında da, fazla hoplayıp zıplamadan yaşamak ve son güne kadar, hayat kadehinin tek damlasını bile israf etmemektir. Ağır ağır yanan bir ateş; ne kadar şiirsel olursa olsun, şiddetli bir yangından daha iyidir." En sonunda da şunu eklerdi; " Bütün bu düşündüklerimi gerçekleştirebilirsem mutlu olacağım, fakat fazla umudum da yok. Çünkü bunu gerçekleştirebilmek çok zor bir iş."
Düşüncede saplantı ve azgınlık en açık ahmaklık belirtisidir. Canlılar arasında eşekten daha kendinden emin, daha vurdumduymaz, daha içine kapalı, daha ciddi, daha ağırbaşlı olanı var mıdır? (Ölçü)
Erdemli olmayı göze al, bu yola gir, iyi yaşamayı sonraya bırakan, yolunda bir ırmağa rastlayıp da akıp geçmesini bekleyen köylüye benzer, ırmak hiç durmadan akıp gidecektir.