"Tanrı insanın kalbini sussun diye yaratmadı."
Elimdeki 1970 basımlı kitap..
"Din, toplum ve tabiat.. İnsanın savaştığı üç şey.." der Victor, ve ekler "İnsanı kuşatan bu üç kadere bir iç kader de karışır, yüce bir kader: İnsan kalbi."
İşte Hugo'nun doğa, insan ve din üçlemesinin doğa ayağıdır bu kitap. Hugo'yu bilenler bilir nasıl bir üsluba sahip olduğunu. Zaman, mekan, karakterlerin rutin alışkanlıkları, dönemin yapısı her şey anlatılmış ama bu anlatılışta insanı yoran bir üslup yok. Aksine uzun metrajlı bir film izler gibi, sanki bu karakterler yıllardır tanıdığınız insanlar gibi ilerliyorsunuz kitapta.
Deniz işçileri, sonu acı ile biten karşılıksız bir aşkı yüreğinde taşıyan onurlu, yalnız ve dışlanmış bir adamın hikayesidir. Bir denizcinin hikayesi.. Zaten Gilliatt favori karakterlerim arasında baş köşeye oturdu bu kitapla beraber.
"Güzellik güzel olduğu için bana iyi gelir. Varlığı aydınlatır, yakınlığı ısıtır; o geçer, memnun olursunuz, durur, mutlu olursunuz; ona bakmak yaşamaktır. O yaratık insan yüzlü bir şafaktır, orada bulunmaktan başka bir şey yapmaz ama o kadarı yeter. Evi cennete çevirir, soluk almaktan başka bir zahmete katlanmadan, herkese dağıtır." (Kitaptaki altı çizili tek yer.)