Jack London’ın erken dönem eserlerinden biri olan Deniz Kurdu(1904); bugün “plaza insanı” ya da “balkon çocuğu” tarzı insanların, modern dünyanın tüm oyuncakları ve teamül haline gelen toplumsal yada zümresel gelenekleri ellerinden alındığında, düşecekleri duruma benzer bir ahvalde, entellektüel birinin, “sokak çocuğu” ya da “feleğin çemberinden geçmiş” diye özetlenebilecek bir diğeri ile, seçim şansı olmaksızın bir araya geldiğindeki öznel ve nesnel, tüm atomlarıyla çatışmasını anlatıyor.
Yaşam/yaşamak kavramına bakış çizgisinde, konumları birbirlerinin tam zıttı olan bu iki bireyin bilişsel farklılıkları ve bir ömrü yaşamak için merkezlerine koyduğu fikirlerin; dış etkenler, değişen koşullar ve farklı motivasyonlarla nasıl eğilip bükülmeye, kaçınılmaz olarak da sürekli bir devinime mecbur olduğunu okuyoruz, Deniz Kurdu’nda.
Akılda kalıcı karakterleri, yer yer tempo kazanan akıcı anlatımı ve ortaya koyduğu ana fikirle, Jack London severlerin es geçmeyeceği bir roman.
