Kişisel bir defterin şurasından burasından ama pek de öyle gelişigüzel denmeyecek biçimde alıntıladığımız bu birkaç nottan sonra, subayın kendisinin de içine çekilmiş bulunduğu bu yalnızlıktan doğan Querelle'in size, ayakları denizde duran Vahiy'in meleğine benzetilebilecek denli yalnız, yalnız yaşamayı seven biri gibi görünmesini istiyoruz.
Querelle, şu hiç dile getirilmeyen, bir canavar olma düşüncesine alışamıyordu. Geçmişine, kendisiyle karıştığı oranda, hem alaycı, hem ürkmüş, hem de sevecen gülümsemesiyle bakyor, onu değerlendiriyordu.
Elde ettiği özdeksel yarar bir yana, cinayetleri tinsel olarak da varsıllaştırıyordu Querelle'i. Kokusu umutsuzluğunu sızlatan bir dip çamuru, bir cüruf depoluyordu benliğine cinayetler.
Ben ölüme gidiyorum anlamına mı geliyor şimdi bu? Bu dalga dalga saçlar, bu dişler zehirli demek mi oluyor? Aşk korkulu bir mağaradır anlamına mı geliyor bu?