Güncel Hayat Bilgisi

Ders Kitaplarında Cinsiyetçilik (1928 - 1995)

Firdevs Gümüşoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Nereden Nereye
1933'te, kız çocuğu yansıma deneyi yapıyor. (Hayat Bilgisi Eşya ve Fen Bilgisi Rehberi, 1933.) 1982'de, kız çocukları Fen Bilgisi kitaplarında ütü yaparken resimleniyor. Konu: "Mikropları öldürmek"!
Kitaplarla bitirdiler bizi
1928 yılında ilkokul 4. sınıflarda okutulan Yurt Bilgisi ders kitabında şu sözler bulunuyor: "Şu annem, görüyorum ve anlıyorum ki hiçbir işte babamı yalnız bırakmıyor, her şeyde ona yardım ediyor. Demek babamla annem arasında sıkı bir tesanüt (dayanışma) var... Babam geçende bana bir de 'müşterek maksat'tan bahsetmişti. Bizim ev de müşterek maksatla vücuda getirilmiş bir müessese olacak. Babamla annem birleşmişler, hem kendilerinin, hem çocuklarının saadetini temin etmek için çalışıyorlar... Anneyle baba galiba her evin temel taşı. Cumhuriyet ailesi; ortak amaçla bir araya gelmiş, "birbirlerini ve ço­ cuklarım" düşünen, sevgi duyan, görece eşit eşlerden oluşuyor. Kadın ve erkeğin, çocuklarının mutluluğunun yanı sıra, kendi mutlulukları için de çalışması anlamlı. Cumhuriyet ailesi, iki açıdan 1950 sonrası ders ki­ taplarında tanımlanan aileden ayrılıyor. Birincisi, anne ve baba birbirini düşünüyor. Sevgi temelli bir ilişki. İkincisi, sorumluluklarda hiyerarşik bir sıralama yok. İkisi birden "her evin temel taşı" Oysa, 1950'lerden iti­ baren; ders kitaplarının büyük çoğunluğunda "baba evin direğidir, mesut etmek ereğidir" değerlendirmesiyle karşılaşılıyor. Hemen yanı başında da "yemek yapan, sökük diken, çamaşır, bulaşık yıkayan... annemiz" sözleri yer alıyor
Reklam
İster çocuk olalım ister yetişkin, bizim seçmediğimiz bir insanı bizden sürekli dikkatli olmamızı bekleyen bir öğretmeni dinlemek zorunda kalmamız haksızlıktan başka bir şey değil !
Kadın düşmanlığının tohumları
1939 yılı birinci sınıflar için hazırlanan Okuma Kitabın'da "Şehir" başlıklı parçada şunlar yazılı: "Büyük alanlarda bahçeler heykeller var. Küçük çocukların bir ta­ kımı bahçede ağaçların altında oynuyorlar. Çok küçükler arabalar içinde uyuyorlar, anneleri, dadıları onların yanında bekliyorlar. Aynı parça on yedi yıl sonraki İlkokuma ve Alfabe kitabında, "...an­neleri, ablaları onların yanında bekliyor" biçiminde değiştirilmiş. Dadı, abla olmuş. Böylece ablaların potansiyel anne oldukları anımsatılıyor. Toplumsallaştırmada geç kalınmak istenmiyor!
Osmanlı Kadını
"Taassup için ahlak, ırz; ırz da, bilhassa kadın demektir. İstanbul'da kadınların ırzından yalnız kocalan, ana babaları sorumlu değil idi­ ler. Bütün mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi. Bir eve kadın alındığı haberi duyuldu mu, imam, bekçi ve belli başlı mahalle eşrafı gider, o evi basardı... Sokakta herkes kadın kıyafetine ka­ rışmak hakkını kendinde görürdü. Yüzler, eller, kollar ve bacaklar iyice kapanmalı, çarşaflar vücut biçimini hiç sezdirmemeli, peçeler bir süs değil tam bir örtü olmalı idi
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.