Dersim... Dersim...

Cafer Solgun

Featured Dersim... Dersim... Posts

You can find Featured Dersim... Dersim... books, featured Dersim... Dersim... quotes and quotes, featured Dersim... Dersim... authors, featured Dersim... Dersim... reviews and reviews on 1000Kitap.
‪Bu coğrafyada birlikte yaşıyorsak ve yaşayacaksak,ancak birbirimizin derdini, davasını, acısını, sevincini kendimizde hissedebildiğimiz ölçüde “biz” olabiliriz. “Biz” olabilmek tek başına kimseyi değil, her rengi ve değeriyle hepimizi anlatır ve anlatmalıdır.‬
Sayfa 208 - Timas YayinlariKitabı okudu
Ve yüzleşmezsek hiçbir şey geçmiş olmuyor.
Reklam
Etnik ve kültürel farklılıkların yok edilmesi
Bir,biri Ardına geliştirilen ve "Atatürk Devrimleri" olduğu belirtilen kılık-kıyafet gibi reformların amacının "Batılılaşma" ve "Çağdaşlaşma" olduğu söylenir. Hilafet, saltanat ve Şeyhülislamlık kurumlarının kaldırılması da bu kapsam içerisinde değerlendirilir. Ancak bu reformların temelinde etnik ve kültürel farklılıkların yok edilmesiyle, "yeni bir ulus" yaratma isteği vardır. Tarihi, etnik ve kültürel değerleri, hafızası, gelerek ve görenekleri yok edilerek veya yeniden kurgulanarak yaratılan bu ulus devlet anlayışının, Türkiye coğrafyasına ve "eşyanın doğasına" ne denli uygun olup olmadığını ise dikkate alınmamıştır. Zira, elde bu anlayışı hayata geçirecek bir "devlet" vardır ve direneni bekleyen kader ezilmektir.
Sayfa 138Kitabı okudu
Oysa biz geçmişi “karıştırmıyoruz”; aksine o geçmiş sürekli olarak bizi “karıştırıyor”. Doğrusu onu unutmak mıdır? Doğrusu “unutmak unutturmak” değil, yüzleşmektir. Almanya Şansölye Will’i Brand Yahudi soykırımı anıtı önünde diz çöküp bütün Yahudilerden kendi halkı ve devleti adına özür dilemeseydi, Almanya bu günkü Almanya olabilir miydi?
Sayfa 205Kitabı okudu
Yüzleşmezsek hiç bir şey geçmiş olmuyor.
"Derdimize halk Ağlasın... Seydali: (1993'te, 77 yaşında hayata veda etti) Insanları kur şuna diziyorlardı, çok az insan kaldı, çok az insan garba sürüldü. Abdullah Paşa çok zalimdi, çok acımasızdı. (...) (Asker) Kasaturayı defalarca Yusuf'un göğsüne, karnına vurup çıkarıyordu. Hiç kimse bakamıyordu ama ibret olsun diye insanlara seyrettiriyor lardı. Süngüyü vurdukça Yusuf'tan su sesi gibi kan sesi geliyor du. Yusuf sesini çıkarmıyordu. Sadece akrabalarından, Keko'dan su istedi; Keko cesaret edemedi. Hiçbirimiz cesaret edemedik, kimse Yusuf'a su veremedi. Ve Yusuf son kez konuştu: "Ah Keko, bunların yaptığı değil; sizin bu haliniz bana daha çok acı veriyor." Yusuf'tan duyduğumuz son sözler bunlardı. Yusuf ölmüştü. Ölü sünü alıp gömmemiz lazımdı, lakin cesaret edemiyorduk. Ertesi sabah, cesedin iplerini çözdüler. Kaskatı kesilmişti. Ayakta duru yor gibiydi. Taşıyıp bir uçurumdan aşağıya attılar. "Kemere gos kar" (goskarın taşı) dedikleri yerden aşağıya attılar. Yusuf'un can sız vücudu ayakları üstüne düştü, bir süre ayakta durur gibi oldu, sonra yana devrildi. Biz o günün gecesi kendi aramızda cesedi gizlice alıp gömmeye karar verdik.
Her an "tehdit" altındaki birlik ve beraberliğimizin "nasıl" kurulduğunun hikâyesi, ilköğretim yıllarımızdan başlayarak hayatımızın her aşamasında bize "resmi tarih" olarak belletilir. O "resmi tarih" in içyüzünde acı vardır,kan vardır, katliam vardır..
Sayfa 9 - Timaş Yayınları
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.