O tarihte (1990), söz konusu malzemenin yayınlanabilmesi için özellikle gazete sorumlularından Bünyamin Ateş’le bizzat görüşerek gerekli izni almıştık. Yazı dizisinin gerçek sahibi adını koymamıştı. Kitabımız yayınlanıp kısa sürede iki baskı yapınca, daha önemlisi hukuki açıdan DGM gibi mahkemelerde herhangi bir dava açılmayınca; dizinin sahibi (Kürt kökenli ve Nurcu meşrepli Muhammed) aniden ortaya çıkıp aleyhimize “telif davası” açmıştı. Davacı, kitabın çok para ettiğini sanıp maddi güdülerle mi hareket etmişti; yoksa, bizim kendi meşrebinden olmadığımızı anlayarak siyasi gerekçeyle mi davayı açmıştı, onu bilemiyorum! Kitaptan herhangi bir maddi beklentim olmadığı gibi, gerçekten dişe dokunur bir telif ücreti de alamadım. Benim derdim, “tabuları yıkmak için cezayı göze alarak demokratik bir mücadeleyi başlatmaktan” başka bir şey değildi.