Öne Çıkan Descartes'ın Yanılgısı kitaplarını, öne çıkan Descartes'ın Yanılgısı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Descartes'ın Yanılgısı yazarlarını, öne çıkan Descartes'ın Yanılgısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zevk ve acı ne ikizdir, ne de birbirlerinin ayna görüntüleridir; bu en azından varkalımın manivelası olarak oynadıkları rol açısından böyledir. Genellikle, bizi şimdi ve yakın gelecekte bekleyen sorunlara karşı bir şekilde uyaran ve yönlendiren, acıyla ilintili sinyaldir. Acıdan kaçınmaktan çok, zevk peşinde koşmakla meşgul bireylerin ya da toplumların ayakta kalabileceğini düşünmek zordur. Giderek hedonistleşen kültürlerdeki bazı güncel sosyal gelişmeler bu görüşü destekliyor. Ayrıca, benim ve meslektaşlarımın, çeşitli duyguların sinir sistemiyle ilişkileri konusunda sürdüğümüz çalışmalar da ilave destek sağlıyor. Olumsuz duygu türleri, görüldüğü kadarıyla olumlulardan çok daha fazladır ve beynin, olumlu ve olumsuz duygu çeşitlerini farklı sistemlerle ele aldığı açıkça ortadadır. Belki de Tolstoy, Anna Karenina'nın başında şu sözleri yazdığında benzer bir içgörüyü ifade ediyordu: "Bütün mutlu aileler birbirine benzer; her mutsuz aile kendine özgü bir mutsuzluk yaşar."
Yale Üniversitesicnden J.F. Fulton ve C.F. Jacobsen tarafından gerçekleştirilmiştir. Üzerinde çalıştıkları Becky ve Lucy adlı şempanzeler pek hoş yaratıklar değildi, kendilerini engellenmiş hissettiklerinde (bu kolaylıkla oluyordu) vahşileşiyorlardı. Araştırma sürecinde, Fulton ve Jacobsen, prefrontal korteks hasarının hayvanların deneysel bir işi öğrenmelerini nasıl etkileyeceğini görmek istediler. İlk aşamada hayvanların frontal loblarından birini zedelediler, ancak ne perfonnanslarında ne de kişiliklerinde bir değişiklik oldu. İkinci aşamada diğer fi·ontal lob zedelendi. Bu kez kayda değer bir şey oldu: Becky ve Lucy, daha önce kendilerini sinirlendiren engellenme durumlarını artık umursamıyorlar ve hırçınlık yerine daha çok uysallık gösteriyorlardı.
Ronald Myers, bir dizi aydıntatıcı araştırma sonunda çift taraflı prefrontal bölgeleri (ventromedyal ve dorsolateral alanlar da dahil, ama singulat bölgesi hariç) alınan maymunların fiziksel olarak hiçbir değişiklik göstennedikleri halde, maymun kabilesinin içinde normal sosyal ilişkiler kuramadıklarını göstermiştir.
“Beyin" ve “zihin” rahatsızlığı, “nörolojik” sorunlarla “psikolojik” ya da “psikiyatrik” sorunlar arasındaki ayrım, topluma ve tıbba sızmış talihsiz bir kültürel mirastır. Bu ayrım, beyin ile zihin arasındaki ilişki hakkında temel bir cehaleti yansıtır. Beyin hastalıklan insanların başına gelen ve durumlarından ötürü suçlanamayacakları felaketler olarak görülür. Zihinsel hastalıklarsa (özellikle de davranış ve duyguları etkileyenler) mağdurların büyük ölçüde sorumlu olduğu, sosyal rahatsızlıklar olarak kabul edilir. Kişiler, karakterlerindeki kusurlardan, özürlü duygusal dalgalanmalarından ve başka birçok şeyden ötürü suçlanır; birincil sorunun irade eksikliği olduğu varsayılır.
Neticede, tahmin edilebileceği gibi, belgelenmiş bir beyin-vücut etkileşimi söz konusudur ve göze daha az görünen zihin-vücut etkileşimlerini de belki ayırt edebiliriz. Şu örneğe bakalım: Neokorteks, limbik sistem ve hipotalamus düzeyinde çok sayıda beyin sistemin deki işlemlerle ilgili olan kronik zihinsel stres halinin, deri içindeki sinir uçlarında CGRP ya da 'kalsitonin genle bağlantılı peptid' de nilen bir kimyasal maddenin aşırı üretilmesine yol açtığı sanılmaktadır. Sonuç olarak, CGRP Langerhans hücrelerinin yüzeyini aşırı derecede kaplar. Bağışıklıkla ilgili bu hücrelerin görevi, bulaştırıcı unsurları yakalayıp lemfositlere teslim ederek bağışıklık sisteminin bunlarla savaşmasını sağlamaktır. Üzerleri tümüyle CGRP ile kaplanan Langerhans hücreleri, yeteneklerini yitirir ve koruyuculuk görevini yapamazlar. Sonuçta vücut, başlıca giriş yollarından biri daha az savunulduğu için, enfeksiyonlara karşı daha savunrnasız hale gelir. Zihin-vücut etkileşimine başka örnekler de verilebilir: Üzüntü ve kaygı, bilindiği gibi, cinsel hormonların düzenini değiştirerek hem cinsel güdülerde hem de kadınların adet çevrimlerinde değişikliğe neden olur. Yine beyindeki işlemlere bağlı bir hal olan mahrumiyet, bağışıklık sistemini çöküntüye uğratarak insanın daha kolay mikrop kapmasına yol açar ve doğrudan ya da dolaylı bir sonuç olarak, bazı kanser türlerinin gelişme olasılığını artırabilir. Kırık bir kalp insanı öldürebilir!
Kuvvetli bir duyguyu düşünüp sonra da, onun bedensel semptomlarının yarattığı tüm hisleri bilincimizden çıkarıp atmayı denersek, geriye hiçbir şeyin kalmadığını görürüz; duyguyu oluşturabilecek 'zihinsel malzeme' olmayınca, geriye sadece soğuk ve nötr bir entelektüel algılama kalır.
James'in açıklaması, insanın yaşamındaki ilk duygular bakımından işe yarıyor; fakat Othello'nun kıskançlık ve öfkeye kapılmadan önce zihninden geçirdiği veya Hamlet'in bedenini sonradan tiksinme olarak algılayacağı hale sokmadan önce kara kara düşündüğü şeyleri veya Lady Macbeth'in kocasını ölümcül bir öfkeye iterken yaşadığı haz duygusunun çarpık nedenlerini açıklamakta yetersiz kalıyor.