Quotes

See All
Vergi toplama, sınırların korunması, dış ülkelerle ilişkiler bütünüyle icra gücünün sorumluluğundadır. Hükümet parlamentoya karşı sorumludur; amaçlarına ulaşması için olanaklar sağlandığından siyasal sorumluğu da sorgulanabilir. Esas işlevini yerine getirmesi bağlamında adalet konusunda aynı şey söylenemez: bir anlaşmazlık konusunda hukuka bakıp yargıda bulunmak. Gerçekten bu mekanizmanın bütün partilere karşı ama aynı zamanda da devletin öteki makamlarına karşı tam bir özgürlük, tam bir bağımsızlık içinde gerçekleşmesi gerektiği genel kabul görür. Dolayısıyla, adalet örgütlü ve kendi özel kurallarına göre işleyen, yargıçlara koruyucu bir statü verme eğiliminde olan, hizmetten yararlananlara, yargılanabilecek olanlara da tarafsız yargılanma güvencesi veren bir kamu hizmetidir, ifade biraz kısıtlayıcı olsa da.
Sayfa 73 - DostKitabı okudu
Devrimle birlikte yaklaşık bir yüzyıldır yaygınlık kazanan Locke'un ve Montesquieu'nün (Kanunların Ruhu; 1748) fikirlerinin etkisiyle yeni bir çağa girilir: kuvvetler ayrılığı devletin örgütlenmesinin altın kuralı olur. Yasama, icra ve yargı ["suçları cezalandıran ya da bireyler arasındaki anlaşmazlıkları yargılayan medeni hukuka bağlı (...) şeylerin icracı gücü"] baskı ve zorbalık tehlikesi karşısında ayrı uygulama alanları olacaklardır. "Bu üç güç de, yasa yapma, alınan resmi kararları icra etme ve bireyler arasındaki anlaşmazlıkları ve suçları yargılama aynı insanın ya da aynı soylular veya halk topluluğunun elinde olsaydı her şey mahvolmuştu." (Kanunların Ruhu, Kitap IX, böl. 6)
Sayfa 75 - DostKitabı okudu
Reklam
Hukuk devleti XIX. yüzyıl sonunda bazı Alman hukukçuların, gücün hukuktan önce geldiğini savunan Bismarck öğretisine karşı çıkmak ve, dolayısıyla, kamusal gücün hukuka boyun eğmesi gerektiği düşüncesini savunmak amacıyla yarattıkları bir kavramdır.
Sayfa 35 - DostKitabı okudu
İcranın tasarruflarına karşı hukuki yolların bulunması, yasaların anayasaya uygunluğu bağlamında koruyucu denetim, devletin kusuruyla ve hatta kimi zaman yasal yetkilerini kullanmasıyla ortaya çıkan zararların telafisi günümüzde bir hukuk devletinin varlığının kesin işaretleri değildir. Öyle olduğunu kabul etsek bile Avrupa ölçeğinde ve uluslararası ölçekte bu kavramın içinde "evrensel yasalar ve temel özgürlükler vardır". Sözgelimi 2 Ekim 1997 tarihli Amsterdam anlaşmasına göre "birliğin temeli özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere ve aynı zamanda da hukuk devletine saygıdır". BM anlayışı da benzerdir. Bu demektir ki günümüzde bir hukuk devleti için hukuka bağlı olmak yeterli değildir; ayrıca uluslararası temel haklar aracılığıyla hukukla sınırlı olmak gerekir.
Sayfa 47 - DostKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.