Devletin bir okulunda bütün eşyalar öğrencilere zimmetliymiş. Bir gün bu okulda öğrencinin birinin sırası çalınmış. Okulun müdürü, kıza: ‘‘Koskoca bir devletin sırası nasıl kaybolur? Bir devletin sırasının kaybolması ne demektir, biliyor musun?’’ demiş.
Kız nereden bilsin. Kızın babasını çağırmışlar. Adam hemen okula gelmiş. Müdür başlamış anlatmaya.
‘‘Bu devlet çok büyük devlettir. Bu büyük devletin sırasının çalınması bir namus meselesidir. Devletin sırası deyip geçme. Bugün devletin sırasını çaldıran yarın kim bilir neler yaptırır? Devlet, sırasının hesabını sorar kardeşim. Namusunu temizlemek ister.”
Adam şaşırmış kalmış. Ne yapsın, ne etsin? Devlet bu. Devletle başa çıkılır mı? Müdüre yalvarmış, yakarmış.
‘‘Yapma müdür bey, etme. Bir sıradan ne olacak?” demiş.
Müdür açmış ağzını yummuş gözünü.
“Devletin sırası diyorum, senin sıran demiyorum. Sen devletle dalga mı geçiyorsun?” demiş.
Adam duyduklarına inanamamış.
‘‘Peki, ne yapayım müdür bey, söyleyin?” demiş.
(Tanıtım Bülteninden)
