Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk

Emre Kongar

Quotes

See All
«Zaten Atatürk’ün çiftlikleri denilen şeyler Türk’ündü. Çünkü Atatürk Türk’tü. O, bütün varlığını Türklüğe veren eşsiz bir insandı.»
Sayfa 157 - Atatürk Orman Çiftliği’ni hazineye devretmesi üzerine
Belirtilmesi gereken nokta, Sovyetler Birliği'nin, Türk Kurtuluş Savaşı'nı, anti-emperyalist bir eylem sayması ve bu nedenle de Mustafa Kemal ve arkadaşlarına yardımcı olmasıdır. Yine Aralov, bu konuda Lenin'in kendisine, Türkiye'ye yola çıkmadan önce şunları söylediğini yazıyor: «Mustafa Kemal Paşa, tabii ki sosyalist
Sayfa 62
Reklam
Genellikle geceleri uyumaktan hoşlanmadığı ve sofrası dağıldıktan sonra, odasına çekilip uyumak yerine okuduğu bu yüzden Mahmut Esat Bozkurt tarafından ona “Türk Milletinin Gece Bekçisi” adı takıldığı söylenir.
Sayfa 137 - Atatürk hakkında
Olay, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın yurdumuza gelişi sırasında Dolmabahçe Sarayı’nda verilen bir şölende geçer: «Yemek sırasında hoş mu, yoksa nahoş mu demek gerek, kestiremeyeceğim bir olay geçti. biri, fazla heyecanlandığı için mi nedir, elindeki büyük porselen tabakla yere yuvarlandı. Sofradakilerin utanç içinde önlerine baktıkları anda Atatürk, sanki hiçbir şey olmamış gibi Kral'a doğru eğilerek: "Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim” diye hem meseleyi kapattı, hem de ortalığı neşeye boğdu. Garsona da: "Vazifene devam et!" emrini verdi.»
Sayfa 135 - cemal granda
Weber, kültürel değişmeler sonunda meşruluğunu kaybetmiş olan toplumsal yapıyı değiştiren kişiye karizmatik lider diyor. Karizma, Weber’e göre lideri, öteki insanlardan ayıran niteliklerin tümüdür. (…) Sanırım, tarihte, toplumbilimsel işlev anlamında Weber’in “karizmatik lider” tipine Mustafa Kemal Atatürk’ten daha uygun bir kişi yoktur.
Sayfa 130 ve 132
“Ben her şey değilim, ben hiçim. Ben hiç olurdum, eğer bu millet bana böyle inanmasaydı…”
Sayfa 179 - M. Kemal Atatürk
Reklam
Çocukluk arkadaşı ve Ankara eski belediye başkanlarından Asaf İlbay anlatıyor: «Evimizin bahçesi büyüktü. Sık sık mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar Selanik’te pek moda olan "Mançık" oyununu oynardık. Bu bir nevi "Birdirbir" oyunuydu. Bir kişi eğiliyor ve diğerleri sırayla onun üzerinden atlıyorlar. Oyuna iştirak etmezdi, ama seyrine de bayılırdı. Hele içimizde düşenler filan olursa, keyfine payan olmazdı. Bir gün kararlaştırdık. Yaka paça zorla oyuna iştirak ettirdik. Sırayla hepimizin üzerinden atladı ve sıra kendisine gelince dimdik durdu ve: "Haydi, atlayın!" dedi. Biz başını yere doğru eğmesi için ısrar ettikçe, o “Ben eğilmem! Böyle atlarsanız atlayın" diyordu» Aynı olay, yine İlbay'ın ağzından tekrarlandığında, «Onu eğilmeye razı edemediğimizi gayet iyi hatırlıyorum. Ömrünün sonuna kadar da eğilmedi» eklemeleri yapılmıştır.
Sayfa 134
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.